28 Kasım 2012 Çarşamba

Özgürce Sallama Yarışı Müdür! (ÖSYM)

Ösym'nin sınavları malum. Genel konsept olarak tek kelimeyle kompleksli, lüzumsuz, eziyet verici... Hea! Bir de sınavlara ilişkin baz alalım, içerik anlamında yani, bu kez de yorucu, itici ve sıkıcı... Bilirsiniz 2 sayfa 2 sütun 4 soru ancak sığmakta! Devasa paragraflar, oku oku bitmez. Ali-cik, Ayşe-cik... sen bu oyundan çık! Adeta çile okursun orada, hayatından bir sürü kare yer, zaman akar, bakar kalırsın, bazen okuduğundan bir şey anlayamadan, uykun gelir sonra, en çok da giden pazarlarına yanarsın, zaman zaman... Uyku getirir her bir paragraf, satırlardan düşersin hep dediğim gibi hani. Her bir satır bir rüya geçişidir aslında ve en çok da okuduğuna yanarsın! Kaç seneler dirsek çürütürsün ancak kaç kez tekerrür etmiştir o tarih, gene aynı gün ve saatinde tıpkı Kurtlar Vadisi gibi! Tek bir solukta geçiverir ömr-ü hayatından. Saati sorma zaten bana, ne işi var ki?!

Derken sonlarına yaklaşırsın, biraz huzur alır yerini, bittiğine dair... Biraz gelecek korkusu olur, endişe, kaygı, tasa, hepsi birarada! Bu da akabinde sinir yaratır, stres, panik olursun... Sabah gösterilmiştir örneğin bazılarınca tüm fiziksel tepkimeler, bazen her sene o da tarihle birlikte tekerrür eder. Göz bebeklerinin ayarını tutturamaması, küçülüp büyümesi, el titremesi, yüz kızarması, bacak sallanması, kendini bir yandan motive edip bir yandan "ya olmazsa?" diye çelişen ve aslında ikisinin arasında ambale olmaktan başka bir şey bilmeyen kalp ve akıl sesi, vücut semptomlarıyla çelişir, gider gelir, gider gelir... Ama sonuçta her seferinde şudur ki: Durum Stabil! Saç dipleri yanar bazılarının, migreni azar, midesi bulanır ama en çok da o paragraf sorularını okumak ve anlamaktan başı döner kiminin en çok da çoğunun!

Olsun, bir de olumlu tarafından bakalım, bir koleksiyonun en nadide parçalarıdır gene, her sene bir yenisine eklenen kırtasiye kutusu! "Yine oldu bir kırtasiye kutusum, yeeaayy!" diye sevinirsiniz en fazla(!) Tuvaletin gelir, bilemem artık 3 saat içinde n'aparsın? Hoş, gelip de kararsız kalırsan, görevlileri uyarırsan insanlık namına haber konusu olursun ertesi sabah gündeme! Yine bir malzeme! Yenice! Uğurlu kalemin olmasın zaten hiç mesela! Ammann... o da neymişş zaten(!) Milli zarar başka şeylerden kısılacağına, böyle lüzumsuz şeylerden kısılsa daha açık, sağlam ve net şekilde kalkınmaz mıydık azizim! Hı? Yanlış mıyım? Anahtar ve saate hiç sözüm yok zaten! Onlar artık Allah Kerim...

Her sınav yeni bir maraton, yeni bir serüven. Biz istiyoruz hikayeyi bir bakıma. Bizim maceraperest ruhumuzun bir parçası aslında. Olmazsa olmazı hatta! Biz seviyoruz ekşını, atraksiyonu. Severiz. Eee... "Hadi bakalım kolay gelsin, bir acayip zor yarış!" şarkısının sözleriyle bitirirken üstelik yazımı.

Hayat sallaya sallaya büyüttü bizi, şimdi hayatı "sallama" sırası biz de artık, e elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince ve Allah ne verdiyse!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder