Bazen hayal âlemine fazla daldığımızı düşünüyorum. Hani şu gerçekte olan ve de olmasını istediğimiz şeylerin "gerçekliğinden" bahsediyorum aslında. Bizim özelimiz olsun ya da olmasın bazen insanın duygu ve düşüncelerini de kendi istediği şekilde yönlendirdiği kanaatindeyim. Kişisel algıya bağlı olarak gerçekleşen bu trajikomediye "yalanlama" da diyebiliriz esasında. Bir nevi vücudumuzda algılarımıza yönelik gerçekleşen savunma mekanizması denilebilir. Tamamen psikolojik bir etken aslında! Bence adı tamamen ve birebir isminin de anlattığı şekilde Foolyanna! Aptalca bir durum insan için, insanın kendi durumu ve kendi de biliyor durumun aptalca olduğunu ama yine de kendini mutlu tutmak adına tercih ediyor; körü körüne, bile bile...
Kimi acı çekmekten hoşlanır, mazoşisttir; kimi mutlu hissetmek için yapar kendine türlü "iyilikler", hazcıdır... Hoş, birbirinin zıttı iki duygudur ve başka yoktur da. Arasını da bulamaz çoğu kez insanoğlu. Ya neşe hisseder kendini ya hüzün tamamen. Negatifse pozitifi çeker; pozitifse negatifi... Yaşamındaki insanları da buna göre seçer çoğunlukla. Kendinden illaki bir parça bulundurur ama onda. Ancak genelde negatif- negatif; pozitif-pozitif olmaz. Zıt kutuplar birbirini tamamlar, çeker derler ya hani biraz da o hesap işte!

Hayatın entrikası içinde ancak böyle geliştirir bazıları kendini. "Kendine zarar vermeden" ya da öyle zannederek. Ancak en sevdiklerine değil, sevmediklerine de alıyor bu önlemi. Belki biraz da garantiye almak istiyor kendini. Ama kendini oyalıyor ya da kandırıyor. Nasıl değerlendirirseniz değerlendirin artık. Hoş, hayatın gerçekliği ile yüzleşmekten ziyade masal âlemini tercih etmek de o yalana adapte olmakla eşdeğer. Ancak dünyanın da yalan olduğu varsayımından hareket edersek ve yola her iki tarafında yalanlarını dahil ederek çıkarsak masallardaki yalanlar daha üstüruplu oldukları için onları seçmek, yeğlemek daha canalıcı bir nokta tabii insanoğluna. Oysa mutlu olmak herkesin hakkı. Aşk da, sağlık da, huzur da. Ancak tüm bunları yaparken asıl önemli olan kendi gerçekliğinizden uzaklaşmamanız gerektiği sanırım. Kendini bilince, bilinçli bir şekilde herkesi ve her şeyi yönetebiliyorsun, yönlendirebiliyorsun. Kumanda sizde oluyor. Hegemonya ya da hakimiyetlik değil bu özünde. Kendini bilme yolu; aşkı da, sağlığı da, huzuru da bir nebze olsun rahatlatıyor. Sizin açınızdan sizce yapılıyor çünkü. Başroldesiniz. Çünkü siz öyle istiyorsunuz genellikle ve o şekilde hissediyor algılarınız da. Dışarıdan nasıl bakıldığı da pek önemli olmasın sizler için bu hususta. Zira adı üstünde dış kapının dış mandalı onlar... Kulak arkası kalsın mümkünse, dışarıda da daha acınası ve zavallı o kadar çok durum kol geziyorken üstelik hatta. Yaygınlaştı psikolojik rahatsızlıklarımız bu stres yoğun dünya ülkesinde. Bittabii hak vermek de lazım ağır koşullar altındaki insan yüklerini sırtına alan ama ne kadar alsa da altında bir değil bir çoklarca ezilen insanoğluna. Nihayetinde bir beyin ve bir yürek hepsi. Bir kul. Ancak masalların en güzeline inandıracaksa kendini, bu noktada da bir yalanla karşılaşacaksa illaki her iki yolda da; bu bir ikiyüzlü dünya yalanı olmamalıdır elbette. Masumâne, beyaz ve pembe yoğun bir yalan olmalı, masallar diyarına özgü. E dedim ya, bu yüzden her şeyden kaçanlar için de bir sığınak bir barınak bir kaçış yolu, en firari. İşte bu yüzden var en çok da zaten: Foolyanna!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder