- Çok
sık takip edemesem de zaman zaman okuma fırsatı bulduğum, özellikle
haftalık analiz ve değerlendirmelerini hoş bir üslûpla ifade edişini
beğendiğim blogunla ilgili, diğer okuyucuların da üzerinde güzel bir
etki bıraktığını düşünüyorum. Blogu kapatıyor olman takipçilerin için
talihsizlik olacak. Ama yine de bazı şeyleri zirvede bırakmak gerek... Teşekkürler...
Feyyaz Fırat - Bloguna zararlılar girmesin
Kalemin yazsın da seni yormasın
Allah klavyene zeval vermesin
Tut blogumdan oğlaaaaan bize gidelim…
İhsan Tarık Çelik -
Muratcığım... Sana Ataol Behramoğlu imzalı bir şiirle seslenmek istedim... "Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi. Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten. Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği... İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne. Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa... Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır. Kopmaz kökler salmaktır oraya. Kucakladın mı, sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını. Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin. Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara; bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin... İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli, alabildiğine... Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına... İnsan balıklama dalmalı içine hayatın. Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına. Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar... Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın. Değişmemelisin hiçbir şeyle, bir bardak su içmenin mutluluğunu... Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın. Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle... Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı... Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına... Dolaşmalı damarlarında hayatın, sonsuz taze kanı. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, büyük yaşayacaksın... Irmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına... Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana."Sanırım bu şiirde sen ve tüm yazdıkların var, çünkü sen hayatın içinden şeyler paylaştın hepimize ve ben de şiirde söylediği üzere senin paylaştıklarından öğrendiğimiz birçok şey olduğunu düşünüyorum. Yazdıkların ve çatlak kalemin için sonsuz teşekkürler. İyi ki varsın...Eyyup Girgin
- "Kelime
cambazı" tabiri vardır ya... İşte, o tabir tam Muratlık bir tabir. Kelimeler
çatlaklaşır onun kaleminde, farklılaşır... Eee.. bu da hâliyle farklı izlenimler
oluşturur insanda. Yazıları renkli kişiliğinin yansımasıdır. Her telden çalar. Her duyguyu bulmak
mümkündür paylaşınlarında. Esprili ama düşündüren nağmeler, üzen ama mutluluğu
da içerisinde bulunduran tınılar... Paylaşımların için teşekkürler Murat. Yine
bekleriz...
Şule Gürkan - Bu bir veda değil, sadece mekân değişimi. Eminim o
güçlü kalemin ile ileride başarılı ve güzel işler yapacaksın ve karşımıza bir
şekilde çıkacaksın; belki bir kitapta, bir dergide veya bilmediğimiz ve şu anda
var olmayan başka bir medyada. İnsanı düşündürüp güldüren, ağlatan güldüren,
eleştirip güldüren kaleminden dökülen her cümle o sıcacık, cıvıl cıvıl bazen
bulutsu “nefes” sesinle öyle samimi aksetti ki bu tarafa… Okuduğum herkes
yapamıyor bunu. Üstelik bu sene zordu senin için, biliyorum. Hayat bazen zor
dönemlerden geçiriyor bizi. "Sınavımız ağır, büyük..." dediğin gibi. Ama her anında, yanında olmaktı istediğim ve oldum.
Aynısını bana yıllar önce yapmıştın. İşte dostluk böyle bir şey. İnsanlarla
iletişimini sevdiğim, cool ve bir o kadar da mesafeli ama aynı zamanda samimi
olmayı başarabilen nadir insanlardansın, yerin ayrı ve değerlimsin. Ötesini
sonsuz teşekkürler’le doldurdum yazımın, paylaşımların için. Hiroğn ve
şampiğngillerden...
Doruk Canözden - Dostlar ihmal edilmemeli... Tutturduk bi iş güç meselesi bi yoğunluktur vs. çevremizdeki herkesi ihmal
ettik. Artık; ne haber, nasılsın, diye soracak kadar bir iki dakikamızı bile
ayıramaz olduk. Çok hayırsız olduk. Sen benim için edilgen cümlelerin
babasısın. Sen benim için kalemlerin en çatlağısın. Sen benim için sahip
olunabilecek yegâne dostlardansın. Keşke kalemin devam etseydi de ben de hiç
okumayıp, en sonunda hepsini bir günde oturup tavaf etseydim. (Afedersin hep
böyle yaptım çünkü(!) Seni bu kadar ihmal ettiğim için özür dilerim, Çatlak Kalem mürekkep kaçırmaya devam eder, gitme bir yere sakın!)
Hilal Yıldırım - Canımm... Duygularımı
samimiyetine ve dürüstlüğüne inanarak anlattığım ve paylaştığım mükemmel ötesi
insan. Şu aralar aklıma çok fazla yazacak bir şey gelmiyor.. Ama tek bildiğim;
etrafımda olmandan dolayı elde etmiş olduğum huzur ve mutluluk.. Liseden
itibaren başlayıp bugünlere dek süren dostluğumuzun, sırdaşlığımızın,
arkadaşlığımızın; kısaca, herşeyimizin sonsuza kadar sürmesini dilemek bence
hakkımız diye düşünüyorum... Sana çok şey borçlu olduğumu biliyorum, her ne kadar
ara sıra sözlerini dinlemesem de... Bana bazı konularda yol göstermen, senin ne
denli mükemmeliyetçi birisi olduğunu kanıtlamakta. (Abartmıyorum, ciddiyim bak.
Umarım liseden bu yana devam eden bu sevgi yumağı, bu şirinlik hiçbir çıkar
çabası yürütmeksizin, ebediyete kadar sürer... İyi ki varsın... İyi ki seni tanımışım
iyi ki bu dostluğumuz pekişmiş...
Not: Ha bu arada bana 8 sene boyunca katlandığın için teşekkürlerimi bir borç biliyorum canım, öpüldün.
Ulaş Barış Karabulut - Muratça olan bu Çatlak Kalem'den dökülenler; hayatın
içinden, bildik, tanıdık hikâyelerdi belki ama Murat bunları kendi beyni ve
kalbinden öylesine güzel süzdü ki okumalara doyamadık... Yeri geldi aşka, yeri
geldi toplumsal olgulara parmak bastı. Belki de bazen hiç hissettirmeden. Bu Çatlak Kalem daha nice yazılar, şiirler yazsa tükenmez... Güzel kişiliğin ve güzel kaleminle daha nicelerine,
yolun açık olsun ey dost!..
Esra Çolak - Ders
seçimi sırasında sınıf arkadaşına ders seçiminde çok kibar bir şekilde yardım
ederken ilk kez gördüğüm, mor bluzu ile moru sevdiğini anlayıp empati duyduğum,
sonrasında birden muhabbetimin ilerlediği ve zor zamanlarda dost olan,
yaşadıklarımı yaşamış olduğuna inandığım güzel insan... Sevgiler Ar. Gör. Hediye Aydoğan
- Tüm yaşadıklarına rağmen yaşama gülen gözlerle
bakabilmek, arkasında gözyaşı olsa bile... Dikeni görünmeyen güller gibi. Bu sene
tanısam da seni, daha önce tanıyabilseydim keşke, öyle çok isterdim ki... Ama
insanın hayatına ne kadar sıklıkla girebilir ki böylesi bir dost. Buna da şükür
ki hayatımdasın. Ve tanıştırdı hayat bizi. Öyle güzel şeyler paylaşmıştın ki
tanıştığımız süreç içerisinde her biri değerliydi bizler için. Ama insanlar ne
yazık ki daha ucuz, emek sıfır şeylere yoğunlaşıyor bazı zaman ve asıl emekli
yazılar kaybolup gidiyor, kuru bir gürültünün arasında. Yazmaya devam edeceksin
eminim ki ama paylaşsaydın da keşke, fena olmazdı... Neyse ki bazen okuyacak kadar
yakınımdasın. Benim de tanık olduğum tüm bu yaşananlara rağmen bir renk kattın
hayatıma en canlısından, en renklisinden. İyi ki varsın ve tanışmışız çatlak
kalem.
Burak Eser Yalçın - Bugün bir şey duydum, önce inanmadım, yalandır dedim.
Sonra sordum, doğruymuş yalan. Görünen köy, Çatlak Kalem'imizi
tıraşlayıp
bitirdiğimiz biçimindeydi... Ama sizce bu bir pes mi? Yazabilmek büyük
meziyet...
Birçoğumuz daha bir kızın ya da erkeğin karşısında duygularımızı ifade
edemezken, uyuyup uyandığımızda gördüğümüz düşü başkasına aktaramazken
veya yol
sorulduğunda yolu tarif edemezken, duygu ve düşüncelerini korkusuz ve
estetik
yazabilen insanlar... Yazarlar... Ama okumak da büyük kabiliyet,
unutmayın. Kaç
insan okur ki bu yalan dünyayı? Belki hepimiz, belki hiçimiz! Hani
demişsin ya, Düsturlu... yazında; "Dünya madem koca bir yalan, biz de
kendimiz
yaratırız su perisi, şeker pembesi, tatlı mı dünya tatlısı
yalanlarımızı(!)
Onun dilinden konuşmak adına... Çek bir bilet evladıımm!" Kalemi
bitirmedin, bilet çekiyorsun şu an... Tıpkı her nefes çektiğimizde
yaptığın gibi...
O Çatlak Kalem bitmez yüreğinde dostum, olsa olsa yeniden doğar tıpkı
yeni gün
gibi... Yeni, yine, yeniden okumak dileğiyle, keyifli kal, bekliyoruz...
Umut Yaşar İnan - Can Dündar'ın satırlarıyla... "Bir dostu olmalı insanın; saate
bakmaksızın, kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... 'Nereden
çıktın bu vakitte' dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; 'gözünün dilini' bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi
köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç
duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına
saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına
omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını
verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde
serinlemelisin; sorgusuz, sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü
eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında
değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem
içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de
sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, 'hak ettim' diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegâne
şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen
ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş..."
Benim kaleme almak istediğim fakat bu kadar güzel dillendirilmiş bir yazı varken benim kalemimden çıkan cümleler bu kadar yeterli kalmayacaktı... Dostluğun için teşekkürler... Tanıdığım nadir güzel insanlardansın.
Berna Candar
- Günümüz
dünyasında kalemlerinden aşka dair, sevgiye, dostluğa, mutluluğa dair
kelimeler dökülen yazılarıyla; gönüllere birazcık da olsa sevgi aşılayacak,
sevmenin ne kadar büyük bir erdem olduğunu hatırlatacak, büyük kalemlere ihtiyaç
var. Sen bu erdemi gösteriyorsun arkadaşım ve temennim odur ki; gönlünün
istediği yerde, gönüllerde olursun... Saygılar
Not: Yusufluk yapmaktan geri kalmayayım. Allah sana da telefon kulübesinde halay çekme benzitilmesi gibi ilginç bir benzetme nasip etsin(!)
Yusuf Özeren - …
Kevin Louvel