Bazen nefes alırsın; iki durak arası, bir yol haritasında...
Bir esinti çarpar, akşam karanlığına sinen saklambaç edalarına
Çocuk kalabalığının içinde kaybolur gidersin...
Bazen hiç tanımadığın bir insanı özlediğin gibi
Bazen yalnızca görünüşünü hatırladığın gibidir hayat oysa
Çoğu zaman yaşar ama yaşamamış gibi kendini kandırırsın.
Bazen bir teyze kılığına giriverir, bazen bir kimsesiz gibi fısıldar kulağına
E fakirliği-zenginliği herkes bilir de, başına gelince ya da geçince
Bilirsin ki aslında hiçbir şey de bilmezsin.
Ne doktor ne mühendis alır seni, kandırma kendini.
Mühendis de olamazsın doktor da aslında öyle kolay kolay
Sana göre mükemmeli yakalarsın hep, oysa mükemmel ne ki ve de kim mükemmeli bulabilmiş ki!
Boş işler müdürüsündür bu dünyada aslında; yalnızca ve tek başına
Ya da kaldırım mühendisi olursun, hunharca.
Kolayladı mı işlerin bunlarsındır, çok meşgulsen de telâşe memurusundur en fazla oysa...
Boşverelim hayatı, tamam... Ceplerini çekmece gibi kullandığın oldu mu hiç senin de
Tüm mendillerini buruşturarak içine soktuğun ya da...
Birkaç kez kaçamak yaparcasına yediğin drajeleri, bonbonları el yordamıyla bulabildiğin?
Annenin otobüs sehpasını zaptettiğin oldu mu hiç ya da
Marketteki kasada sıra sana geldiği zaman, poşetleri açmaya çalıştığında,
Senden sonrakilerin yüzlerindeki ifade de bulabildin mi hiç kendini, başka bir market kasası sırasında?!
Yaşam değiştirir herkesi bebeğim; koca, koskoca adam eder.
Yaşamak; bir öğrenme süreci, öğretir güldürürken.
Bazen isyan ettirir; bazen tarumar, bertaraf eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder