28 Mayıs 2014 Çarşamba

Dağınık Yatak

Kim bilir senden sonra ben belki de kaç güne uyandım
Sana sormam, senden önce ben, belki de kaç kere ölüme uyandım.
Haberin olmaz, ruhun duymazdı; benden ayrı geçirdiğin günlerde.
Ya ben seni çoktan terk etseydim; hiç mi korkmazdın!

Ruhum gider bu dünyadan, sen gittiğinden beri...
Belki de ben sensiz kaç kez ölüme utandım.
Bırakıp gittiğin gün, kaldım; tek soba, bir bardak su, bir de yatak
Geleceğin günü düşlediğimden beri de güneşi içeri almadım...

Yanağından öper önce, sonra yüreğine dokunur ve birleşir iki dudak
Gelgitlerinde, derinliklerinde çağlar sonra; yazar cezalarını aşkın, tutanak tutanak...
Aşka meydan verdiğimiz; o doyumsuz, o sonsuz, o dağınık yatak
Bataklıkta açan güller gibi kaldı; iki salkım, dalında ak.

Zamanla, içinden gelerek davranmıyorsun dedi.
Belki de içimden gelmiyordur dedim.
Aman... Sıkılan sıkıldığı zaman bıraksın(!)
Beni de rahat bıraksınlar, rahat bıraksınlar beni.

Siz iyisi mi boşverin onu bunu da;
Son kullanma tarihi 2054 olan sevgili bulun bana...
Onu zor zamanlar için, rutubetten uzak bir şehirde, cam kavanozda saklayayım;
Öyle bir hâlde sevsin ki beni ayrıca
Kimsenin download edemeyeceği bir yere koyayım...

' Beni her anlamda seven insanların asla birlikte olamayacağı
Erişip ulaşamayacağı o kişinin lanetini taşırım
O gün bugündür ben, Yaradan bilir ya hani
Perdeleri açmadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder