30 Nisan 2012 Pazartesi

Superman Olmalıyım, Olmalısın...

Hihihi.. Bugün yazmayacağım sandınız değil mi?! Cık.. başladık bir kere, bulaştık, vallahi olmaz! O değil de pazar gününün bıraktığı tembellik kalıntılarını silkelemek zor oldu üstümden! ve günün bitiminde de olsa yakaladım neyse ki ilham perimin tozlarını, serpiştirdim birazcık uyuşuk bana, bitkin üzerime... Evet, ne diyorduk, sadede gelelim. Ihım ıhım.. Bugün de hayalleri ele alacağım ama başka dünyadan! Hani şu çatlak kalem alıntılarının olduğu yazıyı hatırlarsınız, işte ondan fazla kopmamak şartıyla.. Biraz daha küçük hayaller, küçüklerin hayalleri... Aslında en büyük hayaller onlar! Olabildiğince geniş, tüm dünyayı alıverir içine, olduk olmadık... En safı, en temizi, en tazesiyle... Buluverirsiniz kendinizi, bambaşka bir kalıp içinde.. Olmak istediğiniz gibi. Olmasanız bile olursunuz işte o hayalin içinde! Yok yoktur içinde... İçinin de içi vardır hatta bazen. Belki yarım kalır, belki dolar taşar... Ama kesinlikle, ama illaki aşar. İnsanoğlunu, var olduğunu, mutlaka aşar! Bilinen şeylerle bilinmezlik yaratır çoğu kez hayaller, o küçük hayaller... Mutlu eder kuruldukça, örüldükçe her anı bir bir... Atıldıkça temelleri, inşa oldukça üstüne hevesle, azimle bir kat daha çıkılmak istenir, oluverir sonra üst üste. Bazen en ciddi bir şey konuşulurken dalıverir gidersin o aleme.-Hoş, iki üç şey dışında veya bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar pek ciddi bir şey olmasa da hayatta!-Bazen en sıkıcı anı güzelleştirir sana göstererek, yalnızca sana. Sana verir sadece tüm sırrını, sen bilirsin olanı biteni. Özelsindir çünkü. Sen görürsün, yaşarsın başkalarıyla. Onlar yaşamasa da yaşatırsın ama sadece sana verir her şeyini, ketumluğuna. Dünyayı kurtarırsın mesela. Seçeneğin çoktur. Yelpaze geniş. Alabildiğine. Uzunca, genişçe bir şey bu. Biraz sevgi dolu, biraz şişirilmiş mutlulukla, biraz limon yemiş bebeğin dudağını büzüşü gibi buruk, kekremsi... Belki biraz da bir prensesin kalbini kırmış kötü kalpli yaşlı dünya çirkini bir cadı veya gülüşü bir ömre bedel gözleri umut vaat eden dünya yakışıklısı bir prens gibi. Cümlenin uzunluğundan anlaşılmasın yanlış. Biri güzel biri çirkin ama ikisi de kalp kırıcı fark ettiyseniz. İnsan olması kâfi bunun için! Biraz ruh, biraz beden yeterli yani. Nitelik önemsiz. Eldekini iyiye yormak, nasıl güzelleştirileceğini bulmak önemli. Batman ol, Spiderman ol, Superman ol ne olursan ol.. deyip espriye bağlamayacağım tamam! Ama başına bir şey almasan da o soneki asla gözardı etme! Önemli olan o! Halkın aşağı tabakasından hani, bulmaca gazetelerinde çıkan bazen bulunmamakta diretilen, ısrar edilen ve hatta istikrar sağlanan 4 harfli boş bırakılan kutucuk. Hani, gerçek dünyada da göz ardı edilen! Bir Sibel Alaş şarkısıydı mazide, sevdiklerimden... Dokunaklı, duygulu, sevgili bir şarkı.... "Adam" olmak, İnsan olmak. Kurtaramasan da dünyayı o hayali çizgi karakterleri kadar, bunu başarmışsan, bence başarmışsındır! Asıl önemli olan o! Ama şu da bir gerçek ki bazıları diretir hayallerini masal gibi sonlandırır bazıları dağıtır, yok eder hepsini bir çırpıda siliverir gider. Bazen Sindrella, Rapunzel, Kırmızı Başlıklı Kız veya Pamuk Prenses olursun hakkını vererek veya başka bir şey size özel, bazen de Kötü Kraliçe, Çikolata Cadısı, Kurnaz Kurt veya Evlat Kayıran Üvey Anne olursun devam ettirerek, istekli ve istikrarlı... Bazen Hansel olursun bazen Fatmagül'ün yengesi! Bazen Çirkin Ördek Yavrusu bazen Çizmeli Kedi bazen de Fareli Köyün Kavalcısı... Hepsi bir yana hepsi ayrı bir karakter. Karakterinizi kendiniz belirleyin, bu karışılmaz, zevkler ve renkler tartışılmaz falan filan... Ama iki dakika efendi olun, canımı yiyin! Akıllı olun aklınızı almayayım. Çizginizden kayıp da façanızı almayayım. Bunu zordur söylemek aslında ama adam olun ve adam olun! "Adamımsın", "Adamsın", "Adamın dibisin" kalıplarını hak edin lütfen! Hadise şarkısı gibi, adam olamazsan eğer, "Süperman olsan toplayamazsın!"
Ne hayatta ne hayalde...
Sevgiyle,
Murat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder