Dostluk, insanın
yaşama amacını önemli kılan, özellikle kötü zamanlarda varlığıyla gücünü
gösterip insanı ferahlatan, kolay kolay elde edilmeyen, temeli sevgi, saygı ve
sadakate dayalı bir kavramdır. Kimi zaman ortak bir gözyaşına, kimi zaman
mutluluğa karışan, her insanın olmazsa olmazı olabilecek bir edinimdir aslında
dostluk.
Son zamanlarda, çevremize baktığımız zaman özel ilişkilerimizde dahi paylaşımın nadir görüldüğünü, belirli çıkarlar üzerine kurulu "dostlukların" çoğunlukta olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliriz.Ayrıca, dostluk sadece iki kişinin sabah birlikte kahve içmesi, daha sonra alışveriş yapmaları ve akşam olunca beraber konsere, sinemaya ya da maça gitmeleriyle sınırlı değildir. Dostlukta, her an kapısını çalabileceğin, arayıp bir konu hakkında danışabileceğin, sevincini veya sıkıntını paylaşabileceğin bir süreklilik söz konusudur. Sıkılmadan dinleyebilen, gerektiğinde çözüm yolları arayan ama ne olursa olsun daima mutlu olmanı isteyendir dostluğun altında yatan düşünce. Günümüzdeki dostluk anlayışı ise, tüm bunlardan uzaklaşmış, ortaklaşacılıktan çok bireyselliğe dönüşmüş bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, birlikte okuduğumuz zamanlarda bir şeyler paylaştığımız bir doktor arkadaşımızı, ileride sadece hasta olduğumuzda aramamız gibi... Oysaki dostluk, hayat devam ettiği sürece tazelenen, olayların birlikte yaşanmasını, paylaşılmasını gerektirir. Dostlukta "karşılık" önemli bir faktördür. Açıklamak gerekirse; devamlı senin aradığın, hep senin anlatıcı olduğun, kısacası "sen"in merkezde olduğun bir ilişkiden ibaret değildir dostluk. Bu durum, bireysellikten öteye geçmediği gibi, bu tür karşılıksız ilgi ve sevgi insanı belirli bir zaman sonra usandırabilir. Senin aradığın kadar karşı tarafında araması önem taşımalıdır ki dostluk ilişkisi dengeli bir şekilde yürüsün. Yoksa bir yere kadar. Bu yüzden, dostluk ilişkilerinde vefa-hakikât oldukça önemlidir. Bir o kadar karşılık beklemeden içinden gelerek hareket etmektir. İşte bu yüzden karşılıksız olması, içten gelmesi önemlidir. Sırayla da değildir, parayla da değildir anlayacağınız. Karşılık burada farklı bir boyut kazanır işte. İllaki bir karşılığın karşı taraftan beklenmeyeceğini bilerek hareket etmek burada kastettiğimiz şey aslında. Doğal hareket etmek. Tıpkı eve meyve suyu almak gibi, bir gün bir pastaneden simit alıp yoksul birine yardım etmek gibi; karşılık beklememek...
Sonuç olarak, alabildiğine genişleyen ve çeşitli sevgileri karıştırmaksızın içinde barındıran, bölümlendiren muhteşem yaratı ve tasarı insan kalbinin bir bölümünü de dostlar, dostluk ilişkileri oluşturur. Onu bunu aça aça, sündüre genişlete asıl kavramları açmadığımızın farkındayım, farkında olalım da lütfen bundan sonra. Dostluğun açılımında; Dayanışma, Ortaklık, Sadakat, Tevazu, Lütufkârlık, Uyum, ve Karşılık mevcuttur. Tüm bunlar bir araya geldiğinde dostluğun varlığından söz edilebilir. Kalp mi... O zaten muazzam mükemmel ve muhteşem bir şaheser... Nereye, ne yönde hareket edeceğini gayet iyi bilen...
12.04.2009 (Sevgili D, F, İ, Z, N başta olmak üzere tüm dostlara gelsin bu yazı. Seneler öncesinin yazısının altına içime sine sine bir de imza benden...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder