4 Nisan 2014 Cuma

Yurdum "Metropol" Manzaraları / 1

Benim memleketimde parasına göre "ezik" olur insan. Sağlığına göre ezik olur insan. Özürün varsa, engelin varsa “canısındır, kıyamaz…” Bunda bile ego ve kibir kokar sözleri. Sanki kendi tastamam gibi! Sanki kendi doğaüstü gibi! Oysa bilmez, düşünemez; herkesin o mutlu ömür serüveninin içindeki, uzuuunn üç gününün içinde, engelli adayı olacağını aslında(!) Kusura bakma'maya alışmışızdır ya en çok, işin garibi... Öte yandan, düşüncesine ne itibar edilir ne itimad. Birileri senin gibi düşünüyorsa, doğrudur o yargı, karar ya da cümle. Çünkü tek bir doğru vardır(!) O da kendi merkezinde döndüğü dünyanın evladı, yine kendi bildiği… Varsa güç vardır, yoksa muhtaçlık, âcizlik…

Benim memleketimde ayrım vardır, öğretilmişlikler vardır ve o öğretilmişliklere endekslenmiştir hayatımız. Onlar varsa sende, tamamdır. Biliyorsan bu öğretilmişlikleri, that's okay! Yoksa... Bin taş yağar ya başına, mazallah… Bir erkek bir erkeğe sarılsa “ne iş?” denir, örneğin. Kızlar arasında serbesttir bu(!) Onlar canayakındır(!) Böyle düşünülerek, kızlar yüceltilir, erkekler ayıplanır. Hani hep pozitif ayrımcılık diyince kadınlar akla gelirdi! Ayrımcılık kavram olarak kalkmalı diyorum ben. Bunun gibi bir şey anlattığım, çok uzak değil. Erkek savunma gereksinimi duyar. Kadın toplumda daha rahattır. Erkekte dışlanma korkusu vardır, baskı hisseder üzerinde. Hayır, bu sözüm de bas bas bağırıp "kadın hakkı" ya da "yaşasın maskülenlik!" diyenlere gelsin istedim sadece. "Her iki tarafta" kabulümdür yani(!) Ama gerçekten, böyle bir durumda kalsa bir erkek, açıklama ihtiyacı duyar ve yapar da karşısındakine savunmasını. Erkekler Nemrut’tur ya zaten(!) Erkeğin böyle bir hakkı yoktur. Sarılma ihtiyacını yalnızca karşı cinsiyle gidermelidir(!) Yer "homoseksüel" imajını, oturur yerine yoksa. Sıfatlamak bu kadar basittir işte... Ayrımcılık bu denli bu ülkede. Birini tanımak da öyle… Bu erkekler için olan örneği daha çok kenarda köşede bekleyen kokoşlardan bile duyabilirsiniz. Toplumun önde gelen "modern"leridir ya onlar(!) Yılbaşında parayla süslü çam ağacından farksızlardır oysa gözümde!

Modernlik gerçekten giyside, arabada, bir "şey" de mi veya dünyanın bir yerinde mi; yoksa zihnin sınırları içerisinde mi?! Ah şu düşünce biçimleri… Sizleri bilmek bile zevk veriyor bana bugünlerde. Okumayı seviyorum, en çok da düşünceleri okumayı… Menfaatine göre yaşar insanoğlu, işine nasıl geliyorsa öyle… Kardeşlik, dostluk olmasını mı bekliyorsunuz siz de bu sınırlar içerisinde bir durakta takılıp düşünerek. "Buradan geçmiyor o yavrum, çok beklersin..!"  Benim memleketimde çok “adam” vardır. Öyle ki... Kadınlar bile adamdır, adamların gözünde. Bir hayvanlar yer bulamaz, bir de birkaç "insan yüzkaraları, soy müsvetteleri"…(!)İşe yaramayan çer çaput takımı, levazımlık hatta(!)  Gerisi şahane ötesi bir hayat ve mükemmel kendileri!!!

Yazıkkk!!!

*Hiç öyle hava atma bana, insansın işte!!! Bugün herkesin parmağını gösterip tırnağını yiyerek imrendiği (sana verdikleri değer sayesinde), yarın herkesin eliyle gösterip herkesin en son olmasını istediği kişi (sana verdikleri değer sayesinde)!!! Şartlar hep eşit. Koşullar hep sağlanmış. Kalp sende, kalbi yürütmek senin elinde. Kalbimi yürüttüm ben, beni de koydular bir yere. Anlamadım... Ama burada benim gibi düşünenler var. Oysa ben başka düşüncelere de gayet açığım ve saygılıyım. Tutmasam bile ya ak ya karayım. İşlerine gelene bir rengim sadece, ilerleyebildikleri kadar eşlik ederler bana. Herkes gibi yolum uzundur bir de oldukça (herkes gibi) meşgulüm bu ara... dünya telaşesiyle. Sanki sadece dünyaya aitmişiz gibi... Hı, bir de köşeyi döndükten sonra sağda sırtını döndüğün yerdeyim ben.
O "aykırı" tabelasının üzerinde!



Devamı için bekleyin => 07.04.2014 Pazartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder