Sönük bir yıldızdan parlak bir yıldıza uzanan bir hikayedir bu. Onların hikayesi değil, yanlış anlaşılmasın. Sevmediği şeylerle anlatıyordu ona sevgisi. Her seferinde sevmediğini dile getirdikçe beriki, üstüne üstüne gidiyordu. En çok sevmediklerinin dahi... Biliyordu, onu kalbine yakın. Tahmin ediyordu sevgisini az çok, kendininkine eşdeğer ama biliyordu asla kendisininki kadar olamaz, olmayacaktı da. Hata, dünyanın kuruluş aşamasında gerçekleşmişti onlar için. Ama başka kullar gibi isyan etmediğinin farkındaydı. Etmeyecekti. Aksi ya, şükredecekti aksine. Göndercekti kalpten binbir çeşit dua. Yine de kendisine ters düşmeyecekti özünde. En çok sevmediği şeylerle anlatıyordu sevgisini. Seviyordu bunu yapmayı. Zamanla sevdiriyordu çünkü sevgisiyle, buna güveniyor ve bunu biliyordu en çok. Hoşuna gidiyordu da zaten diğerinin. Bir tek onun yapmasına müsaade ediyordu. Yüreği en çok ona dokunuyordu zira. En çok onu seviyordu o da. Yıldız değillerdi, hiç olmadılar zaten. Gençken özenmişlerse de kursaklarında kalacak kadar değildi. Gelip geçici bir hevesten öteye de geçemedi. İlk vardıkları nokta nerede, şimdi yol adıkları zaman nerede ve durdukları yer neredeydi, dönüp arkalarına baktıklarında. Kısa zamanda çok yol almışlardı işin hakikati. Sevdikçe seviliyor, sevildikçe seviyordu; bu çark-ı düzende. Biliyorlardı muğlak sonsuzluğun başlarına geleceklerini. Ödün vermeden hayattan yol alıyorlardı, yaşta da tabii. Alması bedavaydı herkes için zira. Diğerleri paraylaydı ya(!) Hazin bitmedi bu yolun sonu, pek de hüzünlü bitmedi. Asılı kaldı hayat gibi. Çünkü hayataydı en gerçekleri. Tıpkı hayatın kendisiydiler. Ne var ki dünya kurulduğunda öpecekti biri, diğerini. Yeniden oluşacaktı her şey, bir daha kayacaktı yıldızlar, dağlar sular taşıyacaktı vadilerde. Ova ova, öbek öbek çiçekler açacaktı yağmur bulutlarının altında. Karlar eriyecekti mimozalarda, kardelenler şaşıracaktı yollarını, dağ karanfillerine tutunacaktı en sonunda. İki ayrı hayattı yaşadıkları. Birbirlerine dahil, birbirilerinden bir o kadar uzak. Mütemadiyen akılda, zihinde anıda, aşkta kalpte, hürriyet de kimbilir neredeydi... İzin vermedi hayat birleşmelerine, olmayacaktı da. Olsun, ellerindeydi yürekleri. Sevmişlerdi birbirlerini. Delice, coşkulu, umut dolu. Yaşam avuçlarından kayarken fark edecekleri yaşamı dolu dolu yaşadıklarını. Kaybedecekleri yoktu arkalarında, yaşadıkları kârdı yanlarına. Zerre nedamet duymaksızın, sıkıntı yaşamaksızın kapatacaklardı gözlerini. Birbirlerinden habersiz, kilometrelerce ötede ama aşkları daim. Hayatları yolunda bir, kesişik; anılar zihinde, kalpler aşkta, umut kimbilir nerede yaşayacaktı son arzularını... Birbirlerini tanıdılar, sevdiler en çok birbirilerini, tamamladılar, yettiler; her şeye göğüs gerdiler, her şeye yettiler fazlasıyla. Bihaber olsa da beden birbirlerinden, ruhları yeterdi anıları kazımaya. Görmüşlerdi birbirlerini birkere. Bir dua bir yakarış eder gibi uzattılar ellerini, istediler. Hayat yeni başlıyordu onlar için halbuki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder