15 Mart 2013 Cuma

Tarih Tekerrürden Demişler...

Hayatına girdim, yarı belime kadar ıslandım. Ne de sağnakmış yağışların... Ben parçalı bulutlu, gün karla karışık güneşli; saldık iplerimizi pazarlara, sattık dünyayı da yok yere, ağız dolusu küfürle... Ettik Allah'a emanet bir de üstelik. Gün yüzünü yarı görerek yarı hissederek, sevdik birbirimizi en çok. Yarı gösterdik yarı hissettik işitirken bir de. Çok sevdik, delice. Delice ve kana kanaydı. İçtik susamışçasına, "ohh!" çektik yaramışçasına, hamdettik. Sen bana asırlardan taç yaptın özlem ve gurur dolu kaybedilen yıllar adına. Ben sana içinde seni gizlediğim yalanlardan sırça bir taht yaptım düşünüp oturasın diye. Böylece kaybettiğimiz toprakları geri alalım diye, "biz" kazanalım diye imparatorluğumuzu kurduk gerisin geriye, yenilensin serpilsin büyüsün diye. Uyuttuk dizlerinde, salladık... Tarih anısını anlattı, tarih yarı karanlık. Ne mi oldu? O yarı şu yarı bu'nlarla bir bütün olamadı, bir arpa boyu yol alamadı. Tarihi anlatırken tarih oldu. Tarihin içinde tarih oldu. Fi tarihiydi, tekerrürden ibaretti ve tekrar etti kendini. Her sil baştan'da, her yeni yarın'da kendini tekrarladı. Ne mi oldu? "Oh!" oldu! Tam düzeldi şöyle, gidiyordu ki tekerler ağır aksak-yeknesak yolunda, "hoopp" başa döndü, yerinde saydı. Duraksadı ve şöyle bir baktı ki geriye; çektiği dizginler değildi bu kez arabayı yürütmesi için, yalnızca bir "o-oh!"tu...   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder