Satırlarda vurmayacağım bu kez seni merak etme... Vurmaktan beter edeceğim diye... Hayatta yollar alacaksın en ulvi, en derin yollar olmasını dilerim şimdiden. Bu bir ayrılık gerekçesiyse şayet. Elbette ki yeni maceralar kovalayacaksın sen de. Baş edeceksin, başa çıkacaksın, baş üstü olacaksın... Her yeni maceranda ayrı bir güzellik ümidi taşıyacak kalbin, boşver, sonu hayal kırıklığı olsa da pek takılma. Dünya gelip geçici diye bak, "nasıl olsa toprak altına gireceğiz" hepimiz. 75 yaşındaki işleyebileceği tüm günahları işledikten sonra kafasına geç de olsa dank etmiş bir kulun yalvarırcasına beklemesidir cami avlusundaki bir bankta ikindi vaktini. Maceralarının ardı arkası kesilmeyecek, merak etme. Her birinde yeni bir heyecan saracak ruhunu, dünyadaki tüm kütlen kadar, kitleye meydan okurcasına. Demiştin herkese kurduğun sözcükleri bana da. Tarih tekrar etti, kişiler keza. Aynı şekilde belki aynı üslupta söyledin bana da. "Seni tanımak istiyorum" diye girersin ya hani insanların hayatına. Öyle bir tanışıklıktı bu. Alelâde. Ne mi oldu? yAŞanmışlıK oldu işte en kötü. Daha önce tanısaydım, oldu. Niye tanışmadık ki daha önceden, oldu. Bir heyecandı gece yarılarına kalan günün ardından. İncilerim dökülüyor bu arada, korkma, emi?! Ben sıkarım en çok kafana, ateş etmem(!) Kıyamam çünkü bir taraftan da sana. Alır başını göğsüme koyarım, şefkat merhamet gider mi "gider" öyle... Sen de ilerde başıma omzunda yer ayırırsın olur biter işte... Peki, ne mi oldu? Sıkıldı, buraya kadar. Hopp! Tekrar dön başa... Girsin birileri hayatına. O kurulan cümleler yaşasın yenilerini, atsın başka kalplerde, eskiyen cümlelerle oysa... Yeni gibi geliyor ya herkese her seferinde; dolambaçlı o yol, sinyal çakıp geçelim iyisi mi. Şimdi ben sadece hayatına dâhil olan o ender topluluklardan biriyim ya da değilim. Ama hayatın zamanla müttefik olduğu bir anda, kaderin devreye girmesiyle, Allah'ın da istemesiyle karşına bir anda öylece çıkıverdim. Başka insanların hayatında başka kimler varsa, o hesap işte biraz da. Alelâde. Şimdi bıkmadan, sıkılmadan kur yenilerini, "yenilerine". Aşkı bu kadar ucuza satan sen, bu kadar basite indiren kalbin, çürümüş bence, bırak gitsin denize. Attığı yerde yıkanır, temizlenir belki. Ama sen beni kaybettin be yavrum. Sevgi, aşk, dostluk ne olursa olsun; bir muhabbet, bir insan demekse eğer; insan her şeye değer... Ne kadar çoksa da "muhabbetin" o kadar zenginsin, o kadar da sevilirsin işte. Denklemden anlıyorsan şayet. Kendini bul bizzat bu cümlelerde olur mu? Kendini bil. Tüm insanlığı kattım aslında, kızım sana gelinim anla hesabı ama sen yaşattın bunu bana. Örnek oldun büyüklerine! Ne de büyükmüşsün be! Aman belli etme sevgini, görmesinler yoksa mazallah. "İnsanoğlu duygusal işte..." bir de. Neyse vur dediler, öldürmeden seni.
Sen karda yürü ama izini aman belli etme, olur mu?
Aman bozdurma da kimseye keyfini, e mi?
Benim adresim ayrı, bu yazının adresi ayrı...
Ama kesiştik bir noktada işte. Hayat mı dersin, zaman mı dersin, kader mi istedi, yoksa O mu emretti..?
Sen karda yürü ama izini aman belli etme, olur mu?
Aman bozdurma da kimseye keyfini, e mi?
Benim adresim ayrı, bu yazının adresi ayrı...
Ama kesiştik bir noktada işte. Hayat mı dersin, zaman mı dersin, kader mi istedi, yoksa O mu emretti..?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder