24 Ekim 2013 Perşembe

Sanatsal Sıçmacalama

Artık sanatın da tadı tuzu kalmadı bu ülkede. Zaten ne kadar vardı? Ne kadar kişi ilgileniyordu? Kaçına saygı duyuldu, kaçına saygınlık kazandırıldı? Heveslenenlerin de şevkleri gark oldu gitti içlerinde. Şevkler öldü, zevkler yok oldu. Aşk vardı içimizde, aşk yok oldu. Sanat duyguların en iyi ifade biçimi. Her dalı bir ayrı hüner üstelik, sevmek gibi.

Sinemalarda oyunculara bulaştı bu deli tutku; maddi anlamda sinema yok oldu. Fotoğraflar ucuz imgelerle doldu, mertlik bozuldu. Müzik desen aldı başını yürüdü, ama daha çok def'oldu... Resim hiç yoktu zaten, söndü, bir daha yanmadı. Derken o miras, üretken, ata hünerleri boyut değiştirdi, evrim geçirdi. E onlar da etkilendiler tabii memleket hâllerinden, hâllere girdi. "Peki ya kaç kişi tozu ayağında sürdürdü" derken; ebru, tezhib, minyatür yok oldu. Hattatlar yetişmiyor artık ülkede. Herkes yazar, herkes şarkıcı, pardon "sanatçı" bu ülkede! Grafiti zaten yoktu bizde. Yurtdışında çevreyi güzelleştirme, harabeleri makyajlama için kullanılan sanat, bizde politika söylemi, ticari sloganlar, ucuz sembollerle duvarlara süsleniyor. Yepyeni boyanan apartmanlara üstelik... Virane olmasına gerek yok, zihinler virane iken... Aşkı patron kağıtlara çizer önce böyleleri sonra üzerinden geçer defalarca, hiç mecâli yokmuş gibi. Yazık... Taklit ediyoruz bazı şeyleri ancak onu da beceremiyoruz maalesef. Becerirken en olmaz şeyleri yaşıyoruz ve yaşatıyoruz etrafa. Hiç olmayacak şeyleri bile olduruyoruz zaman zaman, maşallah... Neticede komik duruma düşüyoruz, en trajedisinden. Sanatı saçmalamak uğruna kötüye kullanıyoruz daha çok. Saçmalamak yerine göre güzel getiriler elde eder sanatta oysa bakmayın. Saçmalamanın en uygun kullanıldığı yerdir, sanat. Soyut çalışmaların çoğu saçmalama ve hayal gücünün yettiğince var olur ancak biz öyle bir raddedeyiz ki ne ölçüsü var işin, ne haddi, ne de hududu... Hububat gibi kil kil, is is bırakıyoruz parmaklarımıza çirkin tozunu. Öyle bir hâl alıyor ki sonunda kokmuyor bile bu ülkede sanatın kokusu... Çünkü duyguyu parayla yaşayan ve parayla duygu satan insanlar olduk cümleten artık. Sonumuz hayır olsun denir ya hep. Bilmiyorum, iyi değil edebiyatın, müziğin, resimin, sinemanın ve fotoğrafın ve de binlercesinin içeriği... Algılarımızı değiştirdi dünya. Böyle değilken zor geliyor alışması, kolay değil. Hiçbirimiz için... Bazı şeyler değerlerimizden götürüyor bazıları satamadan getiriyor oysa, endişeli kaygılar içerisinde. Ticarisinden ve de binlercesinden.

Yok oluyoruz biz. Mirasımız varken üstelik, biz de üzerine katıp birazcık geleceğe bırakabilecek miyiz? Mirası parayla satan ve parayla kendinden, değerinden dejenere olan insanlar olduk artık... Bitti üretim, geldi kolaylık. Bitti emek, geldi rahatlık. Değişik insanlar olduk çıktık, üstelik tümüyle kökünden saçma bir değişiklik. Duygularımız yok ki sanat üresin, üretilsin... Eee... Gazamız mübarek ola bundan sonrası için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder