"Bilmiyorum var mıdır sizin oralarda, bizim buralarda epeyce meşhurladı" diye başlar bir cümle. Topu kıyamettir sonrasında, hemen çıkagelir peşpeşe. Millet modaya uymuştur artık, uymayanın vay haline. Topluca bir akımdır oysa farklı olmak bahane, içinde. Herkes farklı olduğunu düşünür birbirinden, ancak aynı fabrikadan çıkmış bir seri üretimdir insanoğlu paranın elinde...
Para imaja yansır, üstbaşa yandır; bir sembol, bir göstergedir aslında dışarıya yeşil ışık veren. Sinyali çaktı mı karşıdaki anında alır mesajını ve ayağını da denk. Oysa parayadır itaat, alt yazısıyla üstü başıyla tümüyle durumu özetler. Biz yine de biliriz, farkına varırız ama yine de ses etmeyiz. İtaat ederiz işte...
Merakından, hevesinden, tadına göre giyinir kimileri. Kimileri için sadece bir ihtiyaçtır giyinmek. Kimine göre makyaj yaparmış gibi günlüktür, tüketmektir, bir giydiğini bir daha üzerinde görmemektir... Kimi kendini iyi hissetmek amacıyla giyinir. Kimi moda düşkünüdür, kendi tercihleriyle değil genele uyum gösterir. Kimi ucuza şık giysileri tercih ederken; kimi hem pahalı hem şık giyinir. Kimi ucuza ve zevksiz görünürken, kimi pahalıya alır yine de çirkin giyinir...
Dövme modasıdır gidiyor son dönemde. Hiç çıkmayacak bir şeyi, sırf şekil / şekli uğruna ve ilelebet bedeninde taşımayı göze alacak kadar bir anlık karar içindeki bir ruh hali, bilmiyorum ne derece sağlıklı? Ancak yararlı ve tekdüze bir moda kurbanı olduğunu düşünüyorum pek çoğunun. Zira bedenler yaşlanınca pek hoş durmayacak o gergin şekiller, malumunuz. Bir de ne güzel yüksel bel kesim kotlar yine döndü diyorken, yeniden düşük bel pantolonların piyasaya çıkmaları özellikle gençlerin (erkek ergen çağındaki çocukların) arkalarından bakıldığında donu dışarıda, kaka yapmış çocuk imajı taşımaları yine görüntü kirliliğine sebebiyet vereceğe benziyor.
Para imaja yansır, üstbaşa yandır; bir sembol, bir göstergedir aslında dışarıya yeşil ışık veren. Sinyali çaktı mı karşıdaki anında alır mesajını ve ayağını da denk. Oysa parayadır itaat, alt yazısıyla üstü başıyla tümüyle durumu özetler. Biz yine de biliriz, farkına varırız ama yine de ses etmeyiz. İtaat ederiz işte...
Merakından, hevesinden, tadına göre giyinir kimileri. Kimileri için sadece bir ihtiyaçtır giyinmek. Kimine göre makyaj yaparmış gibi günlüktür, tüketmektir, bir giydiğini bir daha üzerinde görmemektir... Kimi kendini iyi hissetmek amacıyla giyinir. Kimi moda düşkünüdür, kendi tercihleriyle değil genele uyum gösterir. Kimi ucuza şık giysileri tercih ederken; kimi hem pahalı hem şık giyinir. Kimi ucuza ve zevksiz görünürken, kimi pahalıya alır yine de çirkin giyinir...
Dövme modasıdır gidiyor son dönemde. Hiç çıkmayacak bir şeyi, sırf şekil / şekli uğruna ve ilelebet bedeninde taşımayı göze alacak kadar bir anlık karar içindeki bir ruh hali, bilmiyorum ne derece sağlıklı? Ancak yararlı ve tekdüze bir moda kurbanı olduğunu düşünüyorum pek çoğunun. Zira bedenler yaşlanınca pek hoş durmayacak o gergin şekiller, malumunuz. Bir de ne güzel yüksel bel kesim kotlar yine döndü diyorken, yeniden düşük bel pantolonların piyasaya çıkmaları özellikle gençlerin (erkek ergen çağındaki çocukların) arkalarından bakıldığında donu dışarıda, kaka yapmış çocuk imajı taşımaları yine görüntü kirliliğine sebebiyet vereceğe benziyor.
Öte yandan, ne'(yi)me lazım... Biz yine de etiketlemeye devam ediyoruz yüreği göremediğimiz için, gönüllerine bakılmaksızın, şekle takılmaya ve etiketlemeye. Ağzını yuvarlatan birini görsek konuşurken hemen "apaçi", apaçi'ler gibi olmaya çalışırken debelenip olamayan "özenti" fakat "öz"ü belli gençlere "kırmançi", hem kırmançi hem apaçi arasında sıkışıp kalmış "zavallı"lara "komançi", daha çok kırmançi'lerden oluşup karı-kız düşkünü "abazan" olarak da bilinen gençlerin çağ atlamış versiyonu olanlarına "barza", konuşması kadar giyimi kuşamıyla da dikkat çeken ama yalnızca dikkat çeken gençlere "tiki" veya "concon", asıl kullanımını "lubunya" dilinden alan ve artık e-sözlükler sayesinde çok sıkça kullanılan, yaşam tarzı ve yaptıkları birbiriyle uyuşmayan, şeklen kırmançi'ye benzeyen ama ne yapsa saf gözüken gençlere "kezban", tiki'liği yaşam tarzına yansıtmış ve artık bir üslup edinmiş, kendine de yakıştırmış gençlere ise "ciks" diyoruz. Hı bu arada, ilerigelenlermiş, sanatsevermiş, doğacıymış, entelektüelmiş, kıroymuş, magandaymış, kenar mahalleymiş, beşparasızmış, tok evin aç kedisi'ymiş gibi benzetmeleri kullanıyorsanız, sizin etiketleriniz eskimiş demektir. Hemen yeni bir sticker alın ve yapıştırmaya başlayın bence en yeni modellerimizi, önünüze gelene...
Eee... Biz, "önümüze gelene, bin tekme" ile büyüdük ne de olsa...
Eee... Biz, "önümüze gelene, bin tekme" ile büyüdük ne de olsa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder