Bizim ilişkimiz çoktan gebeydi, tanışmadan.
Mutluluk en büyüğüydü içlerinde.
Kocaman oldu büyüdükçe de.
Koca adamlar oldu!
Mutluluk aşkla okudu;
Gönlünce, kalbince bir yer seçti ve
Onun yanında durdu, sonuna dek, sevgisiyle...
Hemen ardından şefkat ve sadakât yetişti.
İkiz değillerdi ama ikiz gibi büyüdüler.
Serpildiler, mutluluk mezun oluncaya kadar.
Yetiştiler...
Saygı en büyükleriydi kardeşlerin aslında, hayatta olmayan.
Mutluluk, yaşı kemâle erdiğinde öğrenecekti bu kaybı.
Derken hayal kırıklığı doğdu hiç beklenmeden...
Tekne kazıntısı derler ya hani, o hesap oldu biraz belki ama;
Çocuk bu, nasibiyle de geliyordu işte.
Bereket vardı; şans, talih, kader, kısmetti bu okullu oyunun adı.
En önemlisi de hayırlısı...
Hayal kırıklığının bile bir umudu vardı ilginçtir ki.
Yaşamaya takâti vardı en basitinden ilk olarak.
Her ne kadar yalan söylese de içindeki sesine...
Yüzüne başka görünüyordu işte, ikiyüzlüydü de...
Bu da üzüntü vericiydi aile için, hayal kırıklığı ya...
Adı gibi.
Hakkını verircesine.
Gözyaşı dökercesine dağlıyordu yürekleri.
Acıydı, ta kendisiydi ama yine de masumane.
O değildi bundan sorumlu.
Öyle hissediyordu ve akışına bırakıyordu.
Hem genel olarak düşünüldüğünde hayatta da
Dörtte biri acı, dört de üçü mutluluktu...
İnsan güçlüydü ve baş ederdi tüm zorluklara.
Tahammül ederdi, bazen fark ederdi; bazen yok, bazen de var.
Ama tek bildiği devamlıydı hayat ve onun yaşamasından beklentili.
Gelecek ve geçmiş arasında köprü kurdurur ve şimdi yaşamasını emrederdi.
Söyleyiş tarzı ise; biraz keyfe keder, biraz kinayeli, yarı komik ama teşvik edici, belki biraz da samimi.
Kıyamet kopar ama o yine de devam ederdi.
İnatçı, bozmazdı istifini...
Dediği dedik, çaldığı düdük; istikâmet istikrar, yorgun ama neşeli.
Bizim ilişkimiz çoktan gebeydi...
Tanışmadan.
Ta ki kavradı mücadeleyi, her şeye rağmen o zaman daha çok evlat edindi...
Çatlak Kalem / 12.02.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder