Sizlerden gelenlerle mutlu oluyorum en çok. En çok
da bu kısmı seviyorum blogta da gerçekten, en içten. Hayat etki tepki döngüsünden
derler ya hani, gerçekten de böyle olmayınca huzurlu olmuyor insan. Bu kadar
tutulacağımı bilmezdim oysaki bu yola ilk başvurduğumda, tutunacağımı.
Yazıların sevileceğini. Şiir ve deneme yazıyordum çünkü. Türkiye’de layığını
alamamış, sürelerce sevilememiş, yer edinememiş bir daldı bu çünkü. Birçok
emektarı, duayeni gelmiş geçmiş ama yeterince sevdirememiştir. Oysa ne sözler
duymuştur bu topraklar, ne şiirler yetişmiştir, ne güzel toplanmıştır bazıları.
Ama sevdiniz, baş tacı ettiniz. Sayenizde dönüyor çark. Şevk veriyor, ilhama
ışık tutuyorsunuz. Bunun için sonsuz teşekkür ediyorum hepinize ayrı ayrı.
İçten, en gönülden, ta derinden… Sizlerden aldığım eleştirilerle, tepkilerle
daha genişliyor pencerem daha çok açılıyorum, biraz da şımarıyorum hatta dozunu
kaçırmamaya çalışarak(!) biraz da doğam gereği… Gönlümün konuklarına
katkılarından ve desteklerinden dolayı ayrı bir teşekkürler tabii, çokça,
tonlarca.
Ya yorgun bir günün gecesinde okunuyor şimdi bu, ya bir arkadaşlık ortamında belki bir kafede. Belki internet kafeden takip ediyorsunuz, belki işyerinde bir mola zamanıdır. Sık takipleyenler “ayrı” bir tarafa, belki sıcak bir yaz gecesi ya hani bir balkon keyfinize konuk oldum ben de konuklarımla, sevdiğiniz kupanızdan bir kahve eşliğinde ya da buz gibi bir limonata keyfinde… Keyifle…
Ya yorgun bir günün gecesinde okunuyor şimdi bu, ya bir arkadaşlık ortamında belki bir kafede. Belki internet kafeden takip ediyorsunuz, belki işyerinde bir mola zamanıdır. Sık takipleyenler “ayrı” bir tarafa, belki sıcak bir yaz gecesi ya hani bir balkon keyfinize konuk oldum ben de konuklarımla, sevdiğiniz kupanızdan bir kahve eşliğinde ya da buz gibi bir limonata keyfinde… Keyifle…
Ne yapsa da yeri ayrı bazılarının… O denli bir tanışmışlıktır bu. Aslında belli bir noktadan sonra zordur hani kendinizi anlatmanız, belki de o sıkılmışlıkla tanışmışsınızdır, hayatınız yaş aralığında ama en 'iyi'lerinizden, 'iyi ki'lerinizden biri olmuştur. -ve neşenize neşe katanlar vardır ya hani hayatınızda, anınca gülümsediğiniz. Size gösterdiği ilginç tarafları vardır, samimiyetinize dayalı. İçtenlik temelinde kurulmuştur, o içten, uçuk tarafı. Gördüğünüzde bir gülümseme hatta kahkaha tutar.- Zamanla daha iyi tanımıştır tabii, birlikteyken, yanınızda. Ve aynı şekilde siz de onu tanımışsızdır tabii ki 'en iyi'. Eski tanışırız…
"Ben insanları
severim. Tabiatı; onunla gelen her şeyi, yaşamı.
Atilla
Turnaoğlu
<<
Buket Güler >>
Hayat kareleri çeker, siz kadrajda. Yanınızda
sevdikleriniz, bazen zoraki yanına geldikleriniz, belki sevmedikleriniz olur
veya 'en'leriniz. Fotoğraf çekerken bile sizle alay eden bir hayat bulursunuz
karşınızda! Zaten kayıt altındasınız; elinizin altında olsa da, olmasa da... İşte
arkanızı öyle kolay kolay dönemeyeceğiniz birileri vardır. Öğretir, yaşadıkça
daha iyi öğrenirsiniz. Sırtınızı döndükleriniz dışında! Ne 'güven'ler geçmiştir
çünkü öyle, hiç düşünmeden karar verdikleriniz hele! Hiç şüphelenmedikleriniz,
zerre kuşkunuzun olmadıkları alır batırır gemiyi. Siz de yakar geçersiniz, bu
kadar 'basit'tir! Ama arkanızı rahatlıkla döndüğünüz ya birdir ya iki! O’dur
hayatta nazınızın geçtiği, koruyandır, arkanızda olan, aslolan. Hatta başkadır
onun lezzeti. Aynı yürekten, aynı kandan, can’dan...
"Adem ile Havva, muhtemelen ruh ikiziydi. Ama onlar, ta ilk çağlardan
beri içsel korkuları yüzünden birbirlerinin bilinçaltlarına daha fazla
korku kazıdılar. Korkular ne kadar ağır ve fazlaysa, o kadar deneyim
gerekiyor hayatta. Yaradılışın esası budur. Her bir korkuyu
deneyimleyerek temizlemeye çalışırız. Hatta fiziksel hayatta da bu
geçerli değil midir? “Korkularınızla yüzleştiğinizde, onlardan
kurtulabilirsiniz,” denir… İşte Adem ve Havva’nın ruhundan her bir korku
için ruh bölünerek farklı Adem ve Havvaları bedenler. “Her şey çiftiyle
yaratılmıştır.” Yani bir Adem varsa bir de Havva vardır ona uygun.
Bilinçaltımızdaki korkular arttıkça, dünyada kalabalıklaşırız. Daha
fazla ruh daha fazla bedene ihtiyaç duyar ki, deneyimler de artsın.
...ve bir elin parmaklarını geçmez bazen çoookk sevdikleriniz, sevdikleriniz değil dikkatinizi çekiyorum! En çok sevdikleriniz vardır hani, yanınızda olmasa da yanınızda hissettiğiniz. Dibinizdedir, yanı başınızda, ayrılmazdır haliyle olmazsa olmaz! Varlığı yetiyordur varlığınıza. Hayatınızın her anında. Paylaştıklarınız, anılarınız, derdiniz, sıkıntınız, mutluluğunuz, sevinciniz, yediğiniz, içtiğiniz, sırrınız, geceniz, gündüzünüz birdir hani, anı yerdedir, aynı yere gitmiştir. O derece güzeldir anılar, gülümsetir. Dokunulmaz, naif, hoş hatıralardır, hatırlarda iz bırakan. 40 yılı aşkın muhabbeti olan, sonsuz, ölümsüz… Bu kez de öyle, aynı yerde sanırım… Muhakkak hatta kesinlikle!
"Dünya ne bildiğinizle ilgilenmiyor. Dünyanın umrunda olan bildiklerinizle neler yaptığınız." Tony Wagner
"Fırsat karınca yürüyüşü ile gelir, yıldırım hızı ile gider." Hz. Ali (R. A.)
"Her şey akla muhtaçtır, akıl da eğitime." Hz. Ali (R. A.)
"Bir insan yaptıklarının toplamıdır." Mahatma Gandhi
"Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz." Mahatma Gandhi
"Başarı hiç hata yapmamak değil, aynı hatayı ikinci kez yapmamaktır." George Bernard Shaw
"Bence gerçekten, sevdiğiniz bir şeyde başarısız olmak sevmediğiniz bir şeyde başarılı olmaktan daha iyidir." George Burns
"Zaman öldürmek yerine bir şeyler yapın. Çünkü zaman sizi öldürüyor." Paulo Coelho
<< Feyyaz Fırat >>
Emeğiniz, yüreğiniz, dostluğunuz ve desteğiniz için teşekkürler...
Gönüldaşlığımıza,
İyi ki varsınız!
ve mutlu kıldığınız için bir kere daha teşekkürler,
Muratça.
Emeğiniz, yüreğiniz, dostluğunuz ve desteğiniz için teşekkürler...
Gönüldaşlığımıza,
İyi ki varsınız!
ve mutlu kıldığınız için bir kere daha teşekkürler,
Muratça.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder