Kader beni sana yazmış, seni bana yazmış mıdır bilemem ama senden sonra günlerim nasıl geçiyor diye merak ediyorsan şayet, ondandır bu yazım. Sen yerine vardın bu arada değil mi? Nasıl gidiyor hatay uzayda sahi?! O değil de umarım kendine gelmişsindir varlığına geri dönerek. Burada nasıl bir varlık olduğuna dair sert bir çekişme, güçlü de bir mücadele var zira, hâlâ süren... Senden sonra halkın aşağı tabakası olan "adam"lardan söz etmek istiyorum bir de. Burada erkeği de kadını da çocuğu da adam olmak peşinde. Ben de canım sıkılınca bankamatik kuyruğunda ya da otobüs durağındayım, sıkıntıdan bekliyorum ki iki katına çıksın diye bekliyorum. Çünkü sen daha sık geliyorsun o zaman aklıma. Ve seni yazıyorum o zaman, sana. Yaşlı iki amcanın arasına oturuyorum camide ekseriyatla, pazarda tonton teyzelerin yanına giderek onların tercihleri dahilinde seçiyorum meyve ve sebzeleri bulundukları tezgâhtan mesela. Pazar alışverişlerimi değiştiriyorum sonra günbegün, alışkanlığım da değişiyor tabii ister istemez haliyle bu arada. Sokakta tanımadığım insanlarla dertleşiyorum arada. Yeni, yepyeni ruhlar ekliyorum ben eskileri anarken. Her aradığım ruh için bir yenisini ekliyorum. Ve biliyorum, benzeri olmasa da hayatın armağanı gözüyle bakıyorum onlara, saygı ve ilgiyle... İnsan otobüste tanıdığı birini özler mi? Uyumaya, rahatımıza düşkün bir milletiz, eyvallah, gerçi ondan bu sonuna kadar çekme, otobüs koltuklarını arkaya. Hoş, mekanizmada sırf Türkiye'deki otobüslerde ne hikmetse. Cümleten... "Ne çok çektik be!" Ben işte öyle avare, deli divane dolaşıyorum. Aklıma ne eserse onu yapıyorum ve ne gelirse onu söylüyorum dilime.
Sonra... Sonra sahi aklıma geldi yazarken bak şimdi. Bazen tüm kıymetlilerini toplayıp vitrini derleyen ve dükkânını kapatan bir esnaf gibi davranırsın bana. Şeffaf olmanı öyle çok isterdim ki oysaki. Ya da toplamadan önce denk gelebilmeyi.. Ama ben mütemadiyen aynı zamanda gelmesem de, akşama kalmasam da ya da gecikmesem de sen beni görünce toplarsın sanki daha çok. Hep öyle bir zamana denk gelir adetâ. Ben denk getiriyormuşum gibi, değil mi? Bunu da daima olmasına bağlıyorum henüz. Beni sevmeme ihtimalini düşünmemiştim çünkü vaat ettiğin umuttan dolayı. Belki de haksızımdır. A! Sahi, geçen gün doktora gittim, kontrollerimi biliyorsun düzenlisinden hani ayda bir, "rutin". Sekreter, doktora "hacı" diyor. Türkiye'deyim ben biliyorsun değil mi? Dönüşte dikkatimi çekti bir berber dükkânı. Vitrininde Zac Efron, Carlos Martin, Josh Duhamel, David Beckham, Justin Timberlake, Colin Farrell, George Clooney gibi ünlülerin afişleri olan kuaförler... Bir örneğini gördüm ve aklımda canlandı ama son zamanlarda özellikle tam rekabet piyasasında bir sürüler esasında. Beni benden alıyorlar, her seferinde. Derken... Eve geldim ve kapının çalması bir oldu, ben eşikteyken neredeyse. Evet... Boş bırakmazdı sağolsun bir aydır: Kapı çalınır ve Mickey Mouse gelirdi!
Ah evim, dilin yok iyi ki senin. Home sweet home, Türkçe mealiyle... Evceğizim, en iyi sen bilirsin hâlceğizim.
Sana birkaç tavsiyem ve sorum olacak öyleyse. Yaz ayındayız malum, şemsiyeni ayırma yanından. Yağmurdan değil, bu ara bunalan bizi ziyarete geliyor oradan, uzaydan; sıcak belli ki. Klimaların suları tepene damlamasın diye al yanına şemsiye(!) İnşaat ve otostoptan nefret eder oldum! Sen de uzak dur ikisinden, e mi? Elinde olmaz bazen, biliyorum ama doğan nasibiyle gelir dünyaya, kaderini kendi yaşar... Dünya felsefesi böyle yok da başka gelişen kuram, elinde mi sanki, boşver oluruna o yüzden. Okumaya geldik dünyaya zaten, oku "adam" ol sende. Özünü kaybetme... Hı, bir ara Murat Boz Vazgeçmem'den sonra Murat Dalkılıç'tan Bir Hayli dinle mutlaka. Sıralama bu olsun ama. İki şarkı arası geçişi çok hoş, çok şık oluyor. Dünyadan uzaya mektup oldu bu da resmen! Zı-zıt.. Zı-zıtt.. The message has been sent! Oh.. Gam yemem daha da heralde artık. Ömrümü yedin ve bu gün de son gündü ve o gündeydim ve sen yoktun yanımda. Yine! Hı, bir de o günde bile sana harcadım vaktimi, sana yazdım, seni. Bak işte, o gün de battı. Bir de hep takılmıştır aklıma: Madem o ayakkabı Külkedisinin ayağına cuk diye oturuyordu da neden koşarken ayağından çıktı..?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder