Bir döngüdür dünya. İnsan sirkülasyonu... Kuşaklar kuşaklar ötesi, aktarılagelmiş. Bu yazı yalnızca erkek odaklı. Maskülen ağırlıklı, tamamen eril, erkek olmanın sıkıntıları... Çünkü kadınlara yönelik pek çok mücadele veriliyor. Tamam, ataerkil bir toplumda olabiliriz ancak bu da kadınları sütten çıkmış ak kaşık yapmaz. Zira ben tam tersine toplumu arkaplanında kadınların yönettiğini düşünüyorum. Erkekler yalnızca bir sembol bir ikon. Ardalanda kadın var kesinlikle. Pozitif ayrımcılık filan derler belki ama bir ayrım varsa bunu erkekler yönünden ele almak istiyorum. Gündemde olması gereken son döngüde kadın değil erkek mevcut çünkü. Sağlam da tespitlerim olduğuna inanıyorum şu noktada!
İlki en basit gözlemlenen bir örnek esasında. Evlilik sözkonusu olduğunda evli değilseniz ne bileyim dostlarınızı ya da yakınlarınızı düşünün. Kadın annesinin yanında "yavrusu" olur ancak erkek yaparsa aynı şeyi "ana kuzusu"! Bir nefret söylemi sezdim sanki şu anda, hı, siz ne dersiniz? Halbuki erkek ya da kadın hiç önemi yok en önemli varlıklarımızdır annelerimiz. Buna bağlılık da bu derece alaycı bir şekilde dile getiriliyorsa değil bu kılıbıklık ya da başka bir şey, kocaman bir insanlık ayıbı... Madem kutsal varlıklar. Hı, ama sıfatı mehmetçik olan her erkek şehit düştüğünde anakuzusu olarak anılır bir de üstüne üstlük. Tamamen acıma duygusu üzerine kurulu bir üslupla, adeta dalga geçermiş gibi bir ajitasyonla. Hani alay edilen "ana kuzusu" vardı ya bu sefer acındırılır, vicdan hesabı yapılır işte aynı söz kalıbıyla... İllaki erkeğin güç gösterisi yapan, otorite sahibi, bağımsız, kendi başına bir varlık olarak algılanması var sonra akıllarda. Halbuki yok öyle bir şey. Nihayetinde bir "kadın icadı" deniyorsa şayet tezlerini kendileri çürütümüş oluyorlar zaten en başta! Ki erkek başka zaman gücünü kullansa, otoritesini sağlasa laf oluyor ancak anne üzerinde mubah tüm bu kargaşa! Kadınların erkeğin gücünü kötüye kullanması olay sadece. Üstelik bunu annesinin üzerinde yaptığı zaman. O zaman kahraman oluyor. Çünkü annesini -kendisinin baş düşmanını- oğlunun da düşmanı olmasını başarmış. Oysaki sanki önemli çatışmalar yokmuş gibi yaşamda.
Bir diğer husus, kadınlar birbirlerine sarılırlar, öpüşürler, dokunurlar. Sonra "canım, cicim" tarzı konuşurlar. Bir şey yok! Ancak aynı şeyi erkek yaptı mı hemen cinsel tercihlerine kadar gider boyutu, sarar bir düşünce. Herkesin herkesle canı ciğer gibi olabileceği bir dünya burası. Sadece olayı şekile çekerek yüzeysel düşünmek değil olayın boyutu. Hele fitne fesata çekerek bu denli çirkinleştirilmemeli duygu söylemleri, seslenişleri. Bunu hak etmiyor çünkü. Ayrıca eşcinsel deyince öncelikli olarak neden akla hep erkekler gelir? Gay olan erkekler gelir. Halbuki lezbiyenler de bu gruba bir örnek. Feministlerin gayleri özünde sevmediği bir noktada bu durumda yadsınamaz tabii ki. Hadi geçtim kadın hareketini. Erkekleri genelleyerek bu şekilde bir yere varılmaz diye düşünüyorum. Çünkü kadın da daima bir melek değil. İlişkilerde onun hatası yok mu sanki diye düşünerek biraz da sırf masum etiketi yapıştırmayarak iki tarafında eşit şartlarda dinlenmesinden yanayım. Hı, kadın mazlumdur, eski Türk filmlerinde kaldı azizim! "Önce kadınlar ve çocuklar" diye bir replikten ibaret sadece. Oysaki kendilerini gayet de iyi savunurlar başka alanlarda.
Evlilik yıldönümlerini hatırlayın örneğin. Noel Baba görevini erkek üstlenir. Daima hediye veren, hediye beklenen baş aktördür erkek... Doğru "Baba" olan da o hani, Ama Noel ama İskele ama Şam Babası... İşe gelmeyince deyişler de artmış görülüyor. Neden acaba?!Demem o ki erkekler de "canım" der ama bunu cinsellik boyutunda irdeleyerek sığ bir düşünce sistemi geliştiren ve bunu sorgulayan o insanları sorgulamak gerekli esas.
İlki en basit gözlemlenen bir örnek esasında. Evlilik sözkonusu olduğunda evli değilseniz ne bileyim dostlarınızı ya da yakınlarınızı düşünün. Kadın annesinin yanında "yavrusu" olur ancak erkek yaparsa aynı şeyi "ana kuzusu"! Bir nefret söylemi sezdim sanki şu anda, hı, siz ne dersiniz? Halbuki erkek ya da kadın hiç önemi yok en önemli varlıklarımızdır annelerimiz. Buna bağlılık da bu derece alaycı bir şekilde dile getiriliyorsa değil bu kılıbıklık ya da başka bir şey, kocaman bir insanlık ayıbı... Madem kutsal varlıklar. Hı, ama sıfatı mehmetçik olan her erkek şehit düştüğünde anakuzusu olarak anılır bir de üstüne üstlük. Tamamen acıma duygusu üzerine kurulu bir üslupla, adeta dalga geçermiş gibi bir ajitasyonla. Hani alay edilen "ana kuzusu" vardı ya bu sefer acındırılır, vicdan hesabı yapılır işte aynı söz kalıbıyla... İllaki erkeğin güç gösterisi yapan, otorite sahibi, bağımsız, kendi başına bir varlık olarak algılanması var sonra akıllarda. Halbuki yok öyle bir şey. Nihayetinde bir "kadın icadı" deniyorsa şayet tezlerini kendileri çürütümüş oluyorlar zaten en başta! Ki erkek başka zaman gücünü kullansa, otoritesini sağlasa laf oluyor ancak anne üzerinde mubah tüm bu kargaşa! Kadınların erkeğin gücünü kötüye kullanması olay sadece. Üstelik bunu annesinin üzerinde yaptığı zaman. O zaman kahraman oluyor. Çünkü annesini -kendisinin baş düşmanını- oğlunun da düşmanı olmasını başarmış. Oysaki sanki önemli çatışmalar yokmuş gibi yaşamda.
Bir diğer husus, kadınlar birbirlerine sarılırlar, öpüşürler, dokunurlar. Sonra "canım, cicim" tarzı konuşurlar. Bir şey yok! Ancak aynı şeyi erkek yaptı mı hemen cinsel tercihlerine kadar gider boyutu, sarar bir düşünce. Herkesin herkesle canı ciğer gibi olabileceği bir dünya burası. Sadece olayı şekile çekerek yüzeysel düşünmek değil olayın boyutu. Hele fitne fesata çekerek bu denli çirkinleştirilmemeli duygu söylemleri, seslenişleri. Bunu hak etmiyor çünkü. Ayrıca eşcinsel deyince öncelikli olarak neden akla hep erkekler gelir? Gay olan erkekler gelir. Halbuki lezbiyenler de bu gruba bir örnek. Feministlerin gayleri özünde sevmediği bir noktada bu durumda yadsınamaz tabii ki. Hadi geçtim kadın hareketini. Erkekleri genelleyerek bu şekilde bir yere varılmaz diye düşünüyorum. Çünkü kadın da daima bir melek değil. İlişkilerde onun hatası yok mu sanki diye düşünerek biraz da sırf masum etiketi yapıştırmayarak iki tarafında eşit şartlarda dinlenmesinden yanayım. Hı, kadın mazlumdur, eski Türk filmlerinde kaldı azizim! "Önce kadınlar ve çocuklar" diye bir replikten ibaret sadece. Oysaki kendilerini gayet de iyi savunurlar başka alanlarda.
Evlilik yıldönümlerini hatırlayın örneğin. Noel Baba görevini erkek üstlenir. Daima hediye veren, hediye beklenen baş aktördür erkek... Doğru "Baba" olan da o hani, Ama Noel ama İskele ama Şam Babası... İşe gelmeyince deyişler de artmış görülüyor. Neden acaba?!Demem o ki erkekler de "canım" der ama bunu cinsellik boyutunda irdeleyerek sığ bir düşünce sistemi geliştiren ve bunu sorgulayan o insanları sorgulamak gerekli esas.
Aslında kadınlar başlı başına bir çelişki. Bu çelişkiye erkekleri de dahil diyorlar. Şaşkın oluyor erkeklerde, afallamışı oynuyor. Garibim, zaafı da cebinde. Aptal oluyor sonra da hepsi. Kadınlar her şeyi çok sorguladıkları, düşünce arkalarında gezindikleri, bir şey aradıkları-didikledikleri için bu çelişki asıl. Düşünelim... Hiç anlam veremediğim bir konudur bu! Gelin kaynana ilişkisinden söz ediyorum, bittabii... Madem kaynanalar bir dönem gelindi, o yoldan geçtiler yani, ne diyedir bu çatışma ortamı, bu mücadele? Halinden anlaması gerekmez mi gelinin? Onun da o yollardan geçtiğini görerek kılavuzluk etmesi gerekmez mi yolunda, yardımcı olması babında? O da kaynana toprağından değil mi nasıl olsa?!Aynı şekilde gelinler de ileride erkek çocukları olduğunda şayet kaynana olmayacaklar mı? Bir intikam, artniyet değil de nedir bunu adı... "Eee... Etme bulma dünyası şekerim!"
Madem anne oğulu doğurur; eşdeyişle erkekler kadından doğar, eşlerin anne olmayacak gibi, gelinlerin de kayınvalide olmayacak gibi davranması düşüncesini hakim kılalım toplumda o zaman?! Annelerin oğullarına bağlı olması gibi oğullarında annesine bağlı olması; ileride gelinlerin de çocukları olduğunda bunu beklemesi ama gelin olduğunda kocasının annesine bağlılığını kaldıramaması. (Erkek olan) Çocuğa ve damada bakış açısının, beklentinin farklı olması... Benzer şekilde, yukarıda da belirttiğim gibi, gelinin de kaynana ile olan ilişkisi. Genel çerçevede kadının kadınla ve kadının erkekle ailesel boyuttaki ilişkisini irdelemeye çalıştım. Fark ettiniz mi bilmem ama tüm bu saydığım oyunlarda kadınlar aktris! Başrol diyelim tamam... Hiç kızmayın! Bunları söylediğimden deli de benim kabul. Ben özellikle "canım" diye karşılık veririm sizlere... "Pozitif ayrımcılığın 'kral'ı erkekleredir asıl."
E, zaten dokuz köyden de kovuldum, kanıksadım olayı yadırgamıyorum artık yani. Bağışıklık kazandım, e konu hakkında da az çok ihtisas yaptım sayılır deneyimler ve birikimlerle. Siz de hazır bildiğinizi okursunuz. Ammaaann... Hadi yine "iyi"siniz!
E, zaten dokuz köyden de kovuldum, kanıksadım olayı yadırgamıyorum artık yani. Bağışıklık kazandım, e konu hakkında da az çok ihtisas yaptım sayılır deneyimler ve birikimlerle. Siz de hazır bildiğinizi okursunuz. Ammaaann... Hadi yine "iyi"siniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder