4 Aralık 2012 Salı

Bireysel Motive Kılavuzu

Ben bilmem sizin dedikonuzu. (Bakın, sizi ötekileştirdim mesela. Hala da devam ediyorum parantezi açtım ama, bakmayın.) Bilmem kinayeli cümlelerinizi filan. İlk etapta herkese eşit yaklaştığım içindir belki, belki de hümanistik olduğum için. Hayat kirletir ya birilerini, meyillidir demek ki o birileri de, fazla ağır basıyordur yani eğilimi. Ben bilmem sizin bakışlarınızı. Alaycı kahkahalarınız ardında "yatıyorumdur" belki en fazla! Sanmayın ki oldukça temiz, anlamaz. Her türlü ayağı da bilirim, dolabı da. Ama tüketim odaklı değildir hayatımda. Benim dedikodum varsa da laf cambazlığı üzerine kurulu, öyle kırmadan, ti'ye alınan cinsten hani. İnsanları güldürmek amaçlı. Laf taşıma üzerine değil yani. Bilirsiniz lafı taşıyan yüzünü de taşır!Her yerde başka bir yüz olmak koşuluyla tabii.

Ben bilmem sizin yalanlarınızı. Gözümün içine baka baka söyleyin isterseniz. Sözlerinize odaklanırım sadece, ne elinizle burnunuza kaşımanıza bakarım ne kulağınıza götürmenizi elinizi ne de göz bebeklerinizin içinde hissederim yalanınızı! (Sanırım genelledim sizi.) Öyle türlü laf salatalarına gerek yok. Alengirli, yalan dolanlı, alein delon'lu işlere yok yer, ne hacet! Entrika nedir, bilmem hiç mesela. Yanından geçmişliğim yoktur! Üzerine basmışlığım daha çok olabilir belki. Yüzüne gülüp ardından kuyu kazmanın adı olmuş hani. Şu dünya da lüzumlu lüzumsuz her şeyin adı var ya hani, illaki. Keşke bilinmeseydi bazı şeyler düşünmüyor değilim de hani. İsim olmayınca, varlık olmaz. En kötü ihtimalle yok sayardık işte, fena mı? 

Benim sahicilikle aram haşır neşir sanırım en çok. Nasılsa öyle tarzı, hani. İç dış bir ya garibimin, benimki de o hesap sanırım biraz. Fikrindeki zikrinde mi derlerdi bir de. Tam söyleyemediysem de affola! "Original effect" bir başka ne de olsa azizim, öyle deme! Neyse bilmem işte riyakarlığı pek. Adamına göre muamele etmeyi mesela. Adam kayırmayı bilmem, dünya bilmişliği, insan zarrafı olmayı, nabza göre şerbet vermeyi. Hayır'sa koyarım tavrımı, en iyi. Benim için de iyi, karşımdaki için de bilirim iyi olduğunu. Önceden yüzünü görüp sonradan foyamın çıkmasındansa! İstemediğimi söylerim yani en başında. Hem dünya anlamlandırabildiklerimiz, hayatımıza alabildiklerimiz kadar var!

Ben bilmem kahveyi pipetle içmeyi. Ayran içerken burnuma değdirmişliğim vardır mesela. Aracısız, kendi ağzımla o kadar oluyor demek ki! Olsun, en azından "hak hukuk din adalet kardeşliği yaşasın!" Madem isimleri mevcut bunların da, galiba kötü yola düşenlerden bunlarınkisi. Ya da anlamlandırıldıkları değer anca bu! Paha biçilmez değer! Ben hiç bilmem laf sokmayı. Safımdır hani alemin akıllısına! Kötü şeyleri bilen bilgedir ya hani şu dünya da, görmüş geçirmiş... Hiç bilmem, affedin, salak yerine koymayı birini. Nasıl olsa adet olmuş "iyi bilirdik!" demek son safhada. Biz de silinip gideriz en kötü ihtimal, iş başa düşence!

Ardımda her türlü anlam arayan arasın, didik didik etsin cümlelerimi. Anlamı çıkarsın başka başka, türlü türlü, çeşit çeşit, gönlünce ve keyfince. Ben de yazdım parantez içine bak zaten, anlamak istediğini. Nasıl algılamak istiyorsak öyle algılarız hani. Mevlana'nın da sözü vardır buna dair, bilenler bilir. Zaten bana birini görüp de konuşmadığım hak verecektir, eğer kendini de değerlendirdiğinde. Hea, gerçekten göremediğim ve haliyle konuşmadıklarımsa miyop olduklarımı bilecektir zaten ya da türlü bahaneler sunacaktır beni savunmak için, benim aleyhime, içlerine... Böyle bir yaşamla kurulu işte düzenim, ilişkilerim. Siz istediğiniz kadar karalayın veya kötüleyin. Tepki vermemle sizi adam yerine koymaktansa ve akıllı bilineceksem(ki sizi görmek ve böyle tanımak en büyük akıllılık sanırım), görmezden gelir yok sayarım saf diye nüans edin beni daha iyi derim.
Gözlerinizden öperim! (O kadar şeye rağmen böyle bitirdim yine, kahretsin, hümanistliğime -kendimi yücelttim bak, ukalalığıma- verin...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder