3 Aralık 2012 Pazartesi

Yağmur, Nostalji ve Biraz da Mayalar

Zaman eski gibi olur ya gri renkli havalarda... Gri nostaljiyi çağrıştırır algıda biraz malum, ondan sanırım. Sonra siyah ve beyazın ortası, buluşma noktası. Eksik olmadan, eskize ihtiyaç duymadan, sekiz çizip durur kış, hayata. Susamış bir çeşme başında bekler çoğu zaman, bazen köşebaşındaki mahalle bakkalarından alır ilhamını şair ama en çok da sallanan sandalyesindeki kalem, kağıt, kahve ve gözlüğe tanıklık eder şiir, roman, şarkı... Aşka ihtiyaç duyar mavi çünkü kırmızı gibi doyamamıştır tam. Yeşilse dingindir oysa, sarı gibi dikkat çekmeye ihtiyacı vardır az biraz. Ama olsun neticede sarı da sevilir, yeşil de, ayrı ayrı ya da birarada yine bir kalpte olabilir her ikisi de. Hem öyle komplekslere girmeyen iki renk daha bir bütünleşir, anlamlanır, tamamlanır.

Biraz edebi girdim yazıya bu kez, kabulüm, evet. Çok edepli bir yazı oldu yani gerçekten de... Biraz daha devam etmek istiyorum izin verirseniz bugün. Biraz ruh halimden aldı nasibini sanırım yazı da. Bugün biraz dinginlik vardı üzerimde. Hava yağmurlu olduğunda, her seferinde olduğu gibi sanırım. Enerjimi sömürdü belki biraz, biraz yorgundu belki de hasta olmuştu hava. Malum, 2012 tartışmaları sürer dünyada, hani Mayalar demiş ya. O değil de, bu yılın başından itibaren tartışma konusuydu... Kıyamet koptu kopacak üzerimize diye! Herkes koptu o da kopsun, tam olsun! Yıldan çıkmadık daha bir alengirli oldu şu ara. Yıl bitiyor ya, ondan olsa gerek. E, yaşlandı be dünya da! Bana sorarsanız itimadım, inancım yok. Bu olayda taraflıyım gayet son derecede. Nice peygambere, bilgine, öndere malum olmamış da onlar mı bilirler...mişş. Müneccim miyim ben diye de soruyorum onları sorgularken de hani bi'taraftan ama... inandırıcı gelmiyor. Belki onların da suçu yok! Bu yalnızca insanların abarmasıyla sonuçlanan, gündemden de bol gani nasibini alan bir konu olmaktan başka bir şey teşkil etmiyor önümüzde. Onlar bence sadece Ahmet Mete Işıkara gibi tahminde bulunmuşlar. Hani günlük tahminlerimiz oluyor ya, hava durumu gibi, onun gibi işte! İnanılırlık fazla, güven tavanda... Bir de o kadar bilgi kalabalığı içerisinde boğulmakla birlikte her şeye inanır olduk ya bu da onlardan biri hatta. Nereden nereye geldik azizim! Bak şimdi! Bu yazı da yolunu bulamadı sanırım pek çoğu gibi. Hı? Laf lafı açtı, biraz maksadı aştı... Ben devam etmek istiyorum serbest ölçüyle, kendi tabirimle üslubuma en çok uygun gördüğüm elbise! Nam-ı diğer nesirimsi bir şiirle, yine gökyüzüyle ilgili... Yağmur var nostalji var ve Mayalar var bu yazının mayasında ne de olsa birazcık... Ufaktan bitirmeye yakınken bir şiir de ben uçurmak isterim gökyüzüne...

Yine grilerini giymişti Eskişehir üzerine, o en çok sevdiği hani.
Geceye siyahlarını giyecekti tabii, vazgeçemediği...
En ışıltılı aksusuarları olacaktı, incecik, üzerinde...
Yıldızlar... daha bir parlayacak,
O ise tüm şaşaasıyla göz kamaştıracaktı...
Ertesi güne yorgun uyanmazsa, taba tercih edecekti belli ki,
Koyusundan açığa... tüm ihtişamıyla yine göz dolduracaktı belki de, kimbilir...
Bazısı siyahına bazısı beyazına hasrettir ya hani gün içinde,
Bana sadece eşlik etmesi bile yeter her ikisinin de, bilen bilir...
Çatlak Kalem - '12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder