24 Aralık 2012 Pazartesi

Yaşamak Değil Bu...

Yaşamak... Yaşamak, düz anlamı kadar basit değil. Sözlük anlamı kadar zayıf değil yaşamak. Yaşamak bu değil...
Doğum ve ölüm arası geçen zaman zarfı, tamam ama o geçen süre zarfında yeni insanlar edinmek demek yaşamak. İletişim demek, etkileşim demek. Biriktirdiğin insanlara yaşamın getirdiği bencilliği bir kenara koyarak zaman ayırmak demek. Yaşamanın içerdiği zamanı onlarla geçirmek demek. Onlarla var olmak demek. İşinden gücünden arta kalan vaktinde kendine olduğu kadar onlara da zaman ayırmak demek. Bütün bunlarla paylaşımlar ve anılar demek. O anılarda anılanlar kadar varsın demek. Birilerinin senin yaşattığı kadar yaşıyorsun demek... O birileri ölünce senin de anlam bütünlüğünü kaybetmen demek. Parçalarından eksilmen demek. Yarım kalman demek... Hayatı onlara endekslemekle alakalı değil bu. Onların gölgelerinde olman hele, hiç değil. O birileri olmayınca onları özlemen gerektiğini bilen senin, hayatın çıkardığı tüm zorlu yolculuklara karşı yine zaman ayırman gerektiğini bilmen demek yaşamak. Onlarla anlamlısın, onlar kadar yaşarsın, onlarsız olamazsın, onlarla varsın demek yaşamak. Yaşamın dilinden anla, onunla konuş, sularında yüz, dans et istediğin kadar. Tüm bunları yapamıyorsan eksiksin demek, yaşamıyorsun demek. Bilmen gereken çok şey var yaşamakta, anlaman gereken birçok şey... O meydan okumalar var ya hayatta, "ben yendim!" demeler... Yalan hayatta ne kadar gerçek olabilir ki... O hodri meydanlar var ya... Hayatı sevindirmek demek aslında. Seni eline şeker vermiş bir çocuk gibi izlemek yaptığı keyfince hayatın. Ona bir spontane ve alışılmış sahne; sana da bir teselli işte... Hayatla boy ölçüşmek senin neyine?! Üstelik verdiğin yaşam mücadelesi sürecinde... Bir düşün... O, yeri geldi aile yarattı içinde, yeri geldi ölümsüz aşklar. Allah vardı içinde onun, lütufları ve mucizeleri sonra... Umut bağlayan masalları yazanlar vardı, birbirine kan bağıyla bağlı kardeşleri, siyahı ve beyazı vardı içinde... Bebeği vardı annesiyle, annesiz büyüyen çocukları. Sevgilisinden ayrılanlar vardı içinde, yine de sevgilisi olmasa da aşkı büyütmeyi bilenler... Akrabalarından daha değer verdiği yedi kat eller vardı kimilerinin, sırdaşı, canyoldaşı, güçlü gönülbağı kurulu dostu, arkadaşı vardı. Sevgiler arası geçişi keskin çizgilerle belirmiş odalarda, kalplerde, aşkları konaklayan birçokları vardı ve bu verileni taşıyan insanlar... Şimdi söyle kendi kendine. Korkma, seni senle görenler deli demezler... Söylenirken göremezler de zaten. O güç yok onlar da. Bir sor kendine... Yaşamak deli doluluk demek. Yaşayan kendinizi sevmek, yaşatanlara teşekkür etmek, yaşattıran Allah'a şükretmek demek... Boyları hayat karşısında uzayan, ağalık sözlerle paşalıklarını ispatlayanlar, kendi çöplüğünde horozu ötenler, beylik laflarla kendi imparatorluklarını kuranlar, unuttuğunuz bir şey var veya bu deparlar attığınız yolda mütemadiyen önünüze çıkan atlamaya doyamadığınız bir nokta, bir engel:
Yaşam birçok insan yaşattı içinde, sen ise insan başına birkaç kişiyi yaşatmaktan aciz...

' Babamın anısına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder