Günümüzde,medyada belirli bir niteliği ve
öğreticiliği olmayan televizyon programlarının çoğunlukta olmasıyla birlikte bu
programların izlenme oranlarına bakıldığında, durumun oldukça yüksek olduğu
gözlenmektedir. Kuşkusuz,tekelleşen günümüz medyasında halkın çıkarlarından
çok, çeşitli yayın kuruluşlarının çıkarlarının gözetilip ön planda tutulduğu
görülmektedir.
Bundan yaklaşık 10-15 yıl öncesine kadar
televizyon kuruluşları, daha saygın, daha nitelikli ve halkın en azından bir
şeyler öğrenebileceği programlar yayınlamaktaydılar. Medya, daha bilinçli, daha
ciddi işler yapan resmi bir sektördü. Eğlence dünyasının yanı sıra ciddi
haberler, öğretici programlar, çeşitli belgeseller ve değişik bilgilerin verildiği
geniş bir dünyaydı aslında. Eğlence, haber arası izleyicilere sunulan, insanları
rahatlatmak adına günün monotonluğundan biraz olsun uzaklaştırmayı amaçlayan
faktörlerden birisiydi. Fakat, günümüz medyasına baktığımız zaman, eğlencenin
hemen hemen her haberin arkasına sığınmış, günün 24 saati durmaksızın
çalışan, olmazsa olmaz güçlü bir kahraman olduğu kolaylıkla görülebilen bir duruma gelmiştir. Haber, eğlence
arası izleyicilere sunulan, ciddi olmasına rağmen bazen müzikle süslenen, yani
bir bakıma magazinleşen, reyting uğruna en önemlisinin dahi en son sunulduğu ve
zaman zaman arasına reklam konulduğu görmezden gelinemez bir gerçektir.
Yedi-sekiz yıl öncesinde zirveye yavaş yavaş yerleşmeye başlayan niteliği zayıf ve öğretici yanı bulunmayan bu programlar, günümüz toplumunda artık akşam saatlerinin vazgeçilemeyenlerindendir. İlk başlarda "Biri Bizi Gözetliyor", "Gelinim Olur musun?"(gelin-kaynana programları), "Popstar", "Türkiye’nin Yıldızları" ve benzeri yarışmalarla başlayan bu yayıncılık anlayışı, "Survivor", "Dest-i İzdivaç"(evlendirme programları), "Var mısın Yok musun?" ve "Yemekteyiz" gibi programlarla devam etmektedir. İzlenme oranları yüksek olduğu için, bu tür programlar da sürekli kendilerini yenilemeye devam edeceklerdir. Televizyonun gittikçe önem kazandığı günümüzde, toplumun her kesimine uygun, her yaşa hitap eden programlar mevcuttur. Örneğin; kadın programları, sabah-öğle vakitlerinde yayınlanan sohbet programları, özellikle ev hanımlarının gözdesi haline gelmiştir ve bu da reyting artırıcı bir unsurdur. Akşam iş çıkışı eve yorgun dönen kesim, dinlenmek amaçlı, eğlence içerikli program arayışındadırlar ve bu durum yine niteliği olmayan programların izlenme oranlarını olumlu yönde etkilemektedir. Buna, belli bir kesimin müzik ve magazine olan ilgisi ve yalnız yaşamakta olan kesimin televizyonu "evde ses olsun" diye kullanması bile ister istemez izlenme oranlarını etkileyen önemli unsurlardır. Niteliği ve öğretici yanı bulunmayan bu programların artışı, bir televizyon kanalında yayınlanmaya başlayan bu tür programların belli bir izlerkitle kazanmasıyla, diğer yayın kuruluşlarının da buna benzer içerikteki bir program bulma arayışlarıyla gerçekleşmektedir. Bu durum da bir nevi "belirli dönemlerdeki kısır döngüler" olarak nitelendirilebilir.
Sonuç olarak, Türkiye’de medyanın önemli alanlarından biri olan televizyon kuruluşlarının, "Yemekteyiz", "Dest-i İzdivaç" ve "Var mısın Yok musun?" gibi belirli bir niteliği ve öğreticiliği bulunmayan programları oldukça sık yayınlamaları ve buna rağmen bu tür programların izlenme oranlarının yüksek olması ciddi bir problem oluşturmaktadır.
* Yazıldığı yıllarda egemen basında yayınlanan bu programlar günümüzde formatlarındaki birtakım değişimlerle yeniden izleyiciye sunulmaktadır. Aynı kişilerin boyundurluğu altında olan bu programlar "toplumda büyük ilgi görüyormuşçasına" gösterilmekte ve reklamları çok sık yayınlanmaktadır. Yurtdışından paket program biçiminde alınan formatlar ise ülkemizde kendi kriterlerimizce benzer şekilde yer almaktadır. Ayrıca yılın her sezonunda özellikle yarışma programları (yurtdışı kaynaklı) bir döngü biçiminde televizyonları ve yayın kuruluşları işgal etmektedir. Günümüz yayıncılık anlayışına dönüşen bu kısır döngüde bu programlar yoğun biçimde ve 3-4 saatlik bir zaman diliminde karşımıza çıkmaktadır. Toplum beğenisine göre mi hareket edildiği yoksa toplumun sunulanı mı izlediği konusu tartışıladursun, böylesine kalitesiz programların toplumda yer edinmesi ve karar alımlama süreçlerinde tercihlerine etki etmesi oldukça ciddi ve büyük bir problemdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder