16 Mart 2014 Pazar

Türkiye'de Gazete Kültürü




Teknolojinin gelişme gösterdiği şu yıllarda insanların da işlerini kolayca halledip boş zamanının olması ve böylece tembelliği beraberinde getirmesi yadsınamaz bir durumdur. Artık insanlar bir şeyleri görmek, incelemek yerine bakmakla, göz gezdirmekle yetiniyor. En uzak şeyler yanı başımızda, her şeyden anında haberdarız, iletişim bir o kadar hızlı bir o kadar da yok olmakta (bu durum da hoşumuza gitmiyor değil) daha ne olsun... Haliyle bu da kitle iletişim araçlarını ister istemez etkiliyor. Bunlardan biri de esas habere aç olduğumuz şu zamanlarda gazete kültürünün yok olması...

Gazete okuma alışkanlığının yıldan yıla düşüş göstermesi Türkiye için üzüntü verici bir durumdur. Diğer ülkelere baktığımız zaman aradaki farkla durumu daha iyi anlıyoruz. Bu oran promosyonlu gazete satışlarında Türkiye’de biraz artış gösteriyor tabii. Her ne kadar burada gazetenin hediyeymiş gibi verildiğine bağlı olsa da. Başka bir deyişle, gazetenin okuma amaçlı değil bir nevi araç olarak satın alınmasıdır problem. Ancak bunlara rağmen her gün binlerce haber yayınlanmakta, yazılı veya görsel-işitsel olarak insanlara sunulmakta ve insanların da her şeyden haberi olmaktadır. İşte tam bu noktada, devreye gazete okuma oranları değil, televizyon reytingleri girer ve durumu açık bir şekilde izah eder. Bu kadar insan radyodan, televizyondan ya da internetten haberdar olur. Gazete, bunların içine belirli dönemlerde girer, belirli dönemlerde de çıkar.

Şüphesiz her gün düzenli olarak evine gazete giren ve haberleri yakından takip eden kesim toplumumuzda mevcuttur. Bu kesim pastadan payını az da olsa alır. Ancak gazete alan kesimin içinde gazeteyi sadece sevdiği veya ilgilendiği bir haber için alanlar, gazetenin verdiği bir hediye için alanlar veya kupon biriktirdiği için alanlar, gösteriş için alanlar (gazete okuyan entelektüel olma imajı, çevreye cak'a satma) ve “çok amaçlı kullanım”da bulunmak isteyenler de bulunmaktadır. Çok amaçlı kullanımdan bahsetmek istediğim şey, gazeteyi hediye paketi olarak, külah olarak, tezgahların üzerine sermek amaçlı ya da çocuklara uçak, gemi gibi kağıt katlama sanatlarıyla muhtelif oyuncaklar yaratmak amacıyla kullanan kesimdir. Genelde çeşitli zamanlarda bir o kadar da geniş zaman dilimlerinde kullanılır gazeteler. Hep öyle zamanlarda gelir insanların aklına. Eski ya da yeni kesinlikle fark etmez, işimizi görsün yeter. Genelde bir şey döküldüğünde, temizlik amaçlı olarak bir yerleri silerken, bazen tırnak keserken bazen bir pazarcının elinde torba kalmadığı durumlarda kese kağıdı niyetine kullanılır. Hatta bir şeyler atıştırırken altına sereriz ekmeğin ya da simidin kırıntıları, susamları dökülmesin diye... Piknik masalarına şahitlik etmiştir çoğu zaman. Bir de özellikle aşırı bunaltan yaz sıcaklarında yelpaze görevinde bulunmak için yetişir imdada gazeteler. Bundan sonra gazeteleri kullanışı için isimlerine ya da kağıt kalitesine göre ayırırsak daha kolay olur bizim için(!) Nasıl olsa içeriği bizi ilgilendirmiyor.


Gazeteden uzak olan, genelde gazete almayıp haberleri diğer yollarla takip eden ve pastadaki payı fazla olan kesim ise toplumumuzda çoğunluğu oluşturur. Bu kesimin içinde de ayrıcalıklı bir kesim bulunmaktadır tabii. Tıpkı satın alan kesimde olduğu gibi. Bu kesimlerin gazete alma ya da almama nedenleri vardır çünkü. O yüzden ayrıcalıklıdırlar. Almayanlar ise “evde kalabalık yapıyor” diyenleri oluşturur. Bu kişiler aslında bedava broşür, katalog bile almazlar. Sadece gazeteye karşı değildir tutumları. Ayrıca, “aynı şeyleri akşam haberlerinde televizyon da gösteriyor nasıl olsa” diyenler, “internetten takip ederim” diyenler de gene bu kesimin içindedir. Bir de yolda yürürken ya da bir yerde otururken özellikle seyahat esnasında gözü başkasının gazetesine ilişenlere çoğunlukla rastlanır toplumumuzda. Habere meraklı olan bu kesim bir taraftan anlık vakitlerini bu şekilde değerlendirirken, diğer taraftan sadece resim ve başlıklara göz gezdirdikleri için kısa zamanda daha çok haber sahibi olurlar. Market ya da büfe önlerinde satılan gazetelere genç-yaşlı demeden saatlerce ayakta dikilip bakar insanımız gazetelere. Bu da aslında “Türk insanı gazeteleri rafta okumayı sever” tezini destekler bir örnektir.

Sonuçta, toplum olarak okuma alışkanlığımız olmadığı için gazete tüketimimiz de düşük yüzdelerde görülür. Buna kuşkusuz teknolojinin de katkısı eklenince durum daha da vahimleşir. Gazete alanlar da okuma ve bilgi edinme amacından uzak, kendi ihtiyaçları doğrultusunda gazete alırlar. Almayanların da kendilerince vardır sebepleri. Halbuki ne güzeldir, sabah gazeteyi ilk eline aldığında ortalığa yaydığı koku, gazeteyi sayfa sayfa geçerken en son okuduğun haberin yorumunu yapmak, kendince aklında tartışmak ve ne güzeldir yeni haberlere tatlı bir heyecanla bakmanın verdiği mutluluk... Gazeteleri arşivlemek ve böylece haberleri unutulmadan, kalıcı hale getirmek... Ne televizyon verir gazete okumanın keyfini ne radyo ne internet ne de bir başkası... Elinle dokunarak hissetmektir aslolan haberleri, olayları...
                                                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder