İnsan değişiklik ister hayatında bazen. Rutin, monoton hayatın tekdüze gittiği anlarda bunalır kalır yoksa. İllaki bir değişimden geçer kendisi ve tabii değiştirir yaşantısıyla ilgili şeyleri. Yaşattıkları da değişiverir bu da diğer insanlara yansır ve böylece herkes bir zincirin parçası olup çıkıverir. Birbirini kenetler esasında herkes bağımsız olsa da. Bilmiyorum nedendir bu işlevselcilik ama bir devir daim, bir çıkmaz sokak, bir kısır döngü deyin veya başka bir şey koyun ismini ama değişime ayak uydururuz ister istemez. Şöyle ya da böyle. Kendimizle ilgili kararları verirken değişimin de aralı olur perdesi. Her zaman bir açık kapı bırakırız. Bir yaşantıdan etkilenir ona göre biçimlendiririz kendimizi veya o hayatı bir de biz yorumlarız kendi adımıza. Belki de kimse de görülmemiş bir yaşantıdır bizimkisi. Belki de elimiz kolumuz bağlıdır, hiçbir şey yaşamayız. Bize verilenle yaşar gideriz... Görevimizi tamamlayınca da bir anlamımız yoktur zaten. İşte, kişiliği şekillendiren birtakım şeylerdir yaşadıklarımız da. Melankoli, gösterişli, zevkli, lüks, sansasyon, acıtasyon, romantik, endişeli, umut dolu, korku verici, aksiyon küpü, maceraperest, hayalperest, etkileyici, komedi, müzikal, vb. Film türleri gibi sıraladım çoğunu belki ama insanlar da böyle ayrılır çoğu zaman... Ama severiz her şeye rağmen değişik şeyler yaşamayı, görmeyi, gezmeyi... Tebdil-i mekanda ferahlık vardır der ya büyüklerimiz. Ben buna fazla inanmayanlardanım sanırım. Elbette kişisine göre değişebilir belki, haklısınız görecelidir. Ancak insan düşünceli varlık olduğu için düşünmeden edemez sıkıntısını da. Şarkıda der ya hani "Tebdil-i mekanda ferahlık yok, acının yüz ölçümü yeryüzünden çok.." Aynen öyle. Belki şimdiye kadar size vaat edici, hayalperest, umut dolu şeyler söyledim ancak bu bizim elimizden gelen bir şey. Elimizde olmayan şey ise acıyı yaşamak. Acı zaten hayatın kendisi. Burdaysan, yaşıyorsan, yaş almışsan şu hayattan acıdasın, acı sürecinde. Çekip çekmemek sana kalmış. Acıyı paylaşırsın o ayrı. Acıyı paylaşmak senin elinde olan bir şey. "Hayatın acı gerçekleri" sözde bir kalıp değildir elbette. Nice klişeler yaşanmışlıklar üzerine kurulup genellenen şeylerdir genellikle. Böylece kalıplar oluşmuştur. Bunu bozarsın bozmazsın senin elinde. Ancak nereye gidersen git orada valizinde oluyor genelde. Sabah kıyafetini giyerken, yatmadan önce başucu kitabını okurken, gece pijamalarını çıkarırken gibi gibi... Ne bileyim işte illaki açıyorsun o valizi bir şekilde. O da sinsice çıkıveriyor bir hüzün buğusu şeklinde. Diyeceğim o ki acıyı acıyla yaşamak yerine acıdan zevk almak belki biraz mazoşistce ama gülüp geçmek, ardından kötü şuh kahkahalar atmak, lafı sizin koymanız önemli! Yoksa zaten acı her yerde. Yaşamak olgunlaştırır evet. Yaşamak var olan şey ama. Yaşama tarzınız sizin elinizde! İllaki yüreğimizin korlarda yanması, yaralı olunması, eksik olunması, kalp ağrısı çekmemiz, yaşam mücadelesi vermemiz bir dönüm noktası olmamalı. Her andan her yaşamdan bir ders çıkarılmalı ve buna göre yaşanmalı. Yaşanmışlıkların yanı sıra diğer insanların yaşadıkları da anılmalı, kulak arkası edilmemeli, göz ardına saklanmamalı. Tebdil-i mekanda ferahlık da sizin elinizde şu noktada. Yok ama var etmelisiniz. En azından denemelisiniz... Dedim ya değişiriz illaki. Belki zamanı gelmiştir. Belki zamanınızdır şimdi! Dua ve hayalin kesişim çemberindesinizdir. Bir birleşim noktasıdır. Belki de "değişim zamanı!"dır! (Power Ranger izleyenlere de bir gönderme hadi!) Saati denk gelmiştir. Dileğin gerçekleşmesidir. Hayat sürprizlerle dolu... Yaşama enerjiniz yaşamınızı belirleyendir. Bunun için güç, aşk, sevgi dolu bir kalp sunulmuştur. Sizse yaşamınızı yaşatma şeklinizle bağdaştırırsınız. İç mimarı sizsinizdir. Ustası da. Sizden başkası anlamayacaktır. Çünkü her insan kendi yaşamının mimarıdır. Ya sağlam dayanıklı, ya kırılgan, ya çarpık çurpuk, yıkık dökük, ya göçmeye meyilli, ya yıkıp yeniden yapan ama olan ama olmayan. Ama deneyen, deneten, denetleyen, denetleten. Hadi, yaşama davetiye çıkarın. Yaşatırken eşlik etsin size... Göreceksiniz, en güzel meyvelerini sunacak size!
Tebdil-i mekan olmasa bile başka şeyler vardır sizi mutlu eden.
İnsan bazen birilerinin yanındayken mutlu hisseder.
Bazen yaşadığın yer mutlu olduğun yerdir.
Nerede mutluysan orası senin için var'dır, özeldir...
İnşaatı kurdunuz umuyorum, şimdi keyfinizce dekore edin!
Mutlu an ve anılarla,
Murat.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder