24 Mayıs 2012 Perşembe

Kitaplarla Ucu Kaçmış Diyarlarda!

Her okuduğum kitabın ruhumda bıraktığı iz kadar benim de kitaplarda bıraktığım izler var... Kimisinde, yemek arası okuduğumu belli eden, sandviçten bulaşmış bir mayonez izi; kimi gözyaşlarımla ıslandığı için kuruyarak gevremiş, kimi yağmurda benimle birlikte ıslanmış; kimi seyahatte otobüs ikramı yediğim bisküviden dökülen susam/çörekotu/çikolata parçacıklarıyla sayfa aralarına doluşmuş ciltle bütünleşik bir dolanış içinde, kimi ders esnasında aldığım küçük notlarla şekil almış ve bir o kadar post-it'lerle renk renk bezenmiş anekdotlar içermekte kimi eskilerin anılarıyla çizilmiş küçük kalpler içine yerleştirilmiş başharflerle dolu, deli dolu lise çağlarını yaşıyor. Bazıları anaç bi ruhla gayet olgun, solmadan kurutulmuş leylak ve gül yapraklarıyla dolu bazıları haşarı bir çocuk gibi muzurca saklanmış yumuşak silgi tozu uzantılarıyla... Bazıları babacan tavırla okunmuş olsa gerek; bıçkın, meydan okuyan, kat'i sözlü, "eyvallah" çeken bir kahraman yaratılarak çizilmiş sayfa kenarlarına. Bazısı mutfakta, sokakta, yatakta hesabı sanki. Bazısı toy, öğrenmeye muhtaç, bilgiye aç bir öğrenci hayat boyu. Bazısının tecrübesi yaşını geçmiş, görmüş geçirmiş, ol'muş, eleğini asmış bir tavrı var. Kimi kokulu mendiller arasında, bazısı kokulu kâğıtlarla ilkokul çağlarında, kimi kelimeleri hecelere ayırmış kimi uzun cümleleri bir lokmada yutmuş bunların... Kimi cümlelerde dolaşırken belli ki maziye gidilmiş, geleceği görmüş, umut etmiş, hayâle dalmış, dalmış ve çıkamamış çoğunda... Bazı hikâyelerin altı çizilmiş, kimisinin üstü, bazısı eksiltilmiş kimi çırpılmış, çitilenmiş, silkilmiş... Kiminde ise renkli kitap ayraçları var telli duvaklı, kiminde yaylı renkli böcükler mevcut bol kahkahalı... Kiminde selvi boylular dolaşmış belli ki, kiminde bacağı benliler, kiminde renkli gözlüler olsa gerek, kiminde masum birtakım düşler... Haykırışlar var burada, başlamış "merhaba" diyen hayatlar, çekmiş gitmiş çoğu zaman arkasına bakmadan, "elveda"ya muhtaç kalmış hatıralar... Ayrılışlar var burada, devamı gelmemiş el emeği hediyeler, bir selamla yetinip avutulmuş son bakışlar... Her kelimede aşk arayan bir gönül var, her cümlede umut bağlayan bir yürek, kalp ağrısı var burada umut sancısı, kiminde pazarlanmış hayatlar... İpliği çıkarılmış yaşantılardan kesittler de mevcut ama hep dalgası geçilen plâtonik aşklar da... Aşkın bir çeşidi o da sonuçta biz de aşıksak alırız her türlü sayfalara... Bunlar benim kitaplarda bıraktıklarım. Onların bende bıraktıkları.. Kitapların bendeki anılarıysa bambaşka! Onlar düşünce olarak, hatıra olarak, hayal olarak çıkıyor sahnelere, "karşınızda..." denmeden çıkıyor hem de. Bir çırpıda! Tek celsede! Tek oturumda! Ayrı bir tatta. O daha ulvi, daha manevi, zaman alıyor, emek yoğun, sevgi derbeder, serseri... Yalnız insanlara kattığım anılar her birine daha bir değişik özellikle. Hepsi ayrı kıymette. Bu çift yönlü bir iletişim. Monolog gibi görünse de uzak... Bu bir etkileşim... Etki'leşim bu. Biraz başka'laşım. Biraz tepki'leşim biraz da ileti'şim işte!
Cümleler yanıbaşınızda olsun, kitaplar başucunuzda,
Zaman ayakucunuza götürse de onları, yetişin istediğinizde ki olsun etrafınızda, yine de dursun elinizin altında!
Murat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder