Duydum ki özlemişsiniz. Hissediyorum en güçlüsünden! Tamam öyleyse bugünlük serüven bir ömürlük serüven aslında. Bazen yorgun kalmış, bazen üzgün durmuş kimi zaman hırpalanmış uzuuunn bir hikaye... Herkesin yarası vardır bir kavramdan. Kimi özlemden, kimi dosttan, kimi aşktan. Herkesin vardır bir derdi. Kimi kırık bir düşten kimi ketler vurulmuş yoldan kimi yazdan kalma aşktan. Kanunlar yalnızca düzenlemeler için mi vardır? Her şeyimiz düzgün de bi onlar mı yamulmuştur mesela. Asimetri hastalığı mı var bizde? Yoksa başka sebeplerden mi intikal ediyor, başka "mazeretim var, asabiyim ben!"ler mi büyüyor gittikçe içimizde var olması gereken aşk yerine?! Öyle ya da böyle hayat akıp geçiyor işte! Zaman su, olaylar fırıldak, senaryo dönek, insanlar fingirdek. Yuvarlanıp gidiyoruz işte... Tavşan yener, aslan fener! Bir mücadele! Binbir şekilde..Her güne bir olay, her güne bir hadise. En kötü bir iş.. En acı bir anı bile yetiyor bazen günümüzü düşündürtmeye. Bazen mahvetmeye. Bazen de pert edilmekte üstümüze yok. Kezban'lık diz boyu, titrer Şaziye! Kelimeler uyumlu, dizilir yan yana. Geliverir bir tümce. Anlamdır bitince! Fareden korkar kedi, titrer karınca martı üstüne, kaçar balıklar, ağları görünce. Nidaları yankılanır boş avluda, çocuk sesleri doluşur "Aç kapıyı bezirgan amca.." Yağ satar bal satar, el elin üstünde kimin eli var? Ali baba saatin kaç dersin, güzellik mi çirkinlik mi havuz başında heykellik mi? der geçer. Soruna soruyla cevap verir. Bir de üstüne alay eder. Dökülür kızıl güller ak tene, yanar gönül hareler içinde. Balık hapı yutar bağlamaya bağlar, derdi büyüktür sevgisi ağlar. Aşkın öteki açı tek düelloluk maç. Dostluk kazanır her yanı taç. Olmazı olur bu kez dünya ters döner. Nutku tutulur hayatın, iflahı söner. Zaman tek yön'lü bir sayaç. Tazı kaç, tavşan aç. İyi geçer temennisiyle kalktığımız her sabahta ve iyi geceler olan her akşamda bir yenisi daha ekleniveriyor, ummadan, umulmadan. Yaşanıyor geçiyor nihayetinde ama bazı şeylerin de izi kalıyor. Bırakıyor işte. Günlere de bırakılıyor böylece. En eşsiz zaman. Çünkü bir anın bir anı yok!Bir var bir yok. Birdaha ne yaşanıyor o an, ne geri geliyor, ne gelirlken haber veriyor. Sadece el sallayıp gidiyor işte öylece. Elini kolunu sallayıp gidiyor. Sinir bozucu, delisine susamış, isyankârca gidiyor... Aşk anlık bir duygu. Yaşayabilen o anı aşık işte. Aşık her şeydir bu sayede. Zenginler zenginidir böylece. Dostsa tamamlayandır seni. Eksikliklerini giderendir, eksikliklerini giderdiğin. Aşk vardır ona, özlem vardır. Kıymeti varlığında bilinmeyendir, yokluğunda hissedilen en derinden. Ama gene de yokluğunu hissetmeyi sezgileyip varlığıyla zenginleştireceği anların gene de kıymeti bilinmez! Yine de en naçizane anlarda bir husumete dönüşüverir hayat. Çabalar durur, çıpınıp azgın dalgalar arasında. Ama bilirsin ki sıkıcı hayatta bir iki muhabbete ihtiyaç vardır, bir iki güzeel söze. En çirkin sözü bile iltifattır, çünkü içini dışını bildiğindir dost. Onun üzerine kuruludur dünyası, pembesi, laciverti. Yıldızları yakar her gece. Söndürür gizlice. Haberin olmaz, ruhun duymaz, bir anne gibi örter üstünü, öper tek bir buseyle. Kıymetli. Alnından ve sessizce gidiverir ama aklı sen de. Ne yapıyor diye kalır aklın, sen de bilirsin ki kalıcı değildir ruhani yanın. En süslü sanatlı cümlelerde kaybolmanızı ümit ediyorum bu kez. Şaşaalı, bol yaldızlı geceler olsun hepinize. ve yeni güne ay dedenin kıvrım noktasında uyanarak birilerince serilmiş o pikeyi kaldırıp üstünüzden işe koyulmadan önce düşünceleriniz olsun ki ayık başlayın yeni güne!
İyi günler, mutlu yarın'lar...
Murat.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder