6 Mayıs 2012 Pazar

Siyah Her Şeyle İyi Gider...

Bir dönem yağlı boya ile uğraşmıştım. Bilirim renklerin derinliklerini, karışımlarını, çağrışımlarını. Aradaki tonaj farkından oluşan isimlerini, ciğerini bilirim bir rengin. Bıraktığı etki muazzam her birinin. Bende de bizde de... Ne dersiniz?! Bu yüzden araştırmıştım renkler üzerine de bunları bilgi olarak kullanacağım aklıma gelmemişti doğrusu. Camgöbeği, tukuvaz mavisi, zeytuni, fuşya, nili... Hepsi de birbirinden etkili. Onlar bile insanlar gibi. Doğalarınca canlı ya da dinginler. Pastel tonların bundandır daha çok durgunluğu, hüznü çağrıştırması. Canlı renkelerin, fosforik renklerin ise daha enerjik daha dinamik olması. Bundandır bu sıcak soğuk ayrımı. Şu renk şunu anlatır bu renk bu renk budur, demeyeceğim size. Bunu biliyorum ama uzmanı kadar engin bir derecem yok, bana da düşmez zaten, okuyanlarının yanında. Aynı şekilde ağaçlar ve çiçekler deki anlam da öyle. Bugün tek bir renk üzerinden gideceğim sanırım. Bilirsiniz renk değil aslında, bir leke. Ancak halk ağızında öyle süregeldiği için, geleneği bozmayıp böyle adlandıracağım ben de. Kara bir leke bu. Renklarin kralı! Renklerin asili! Her rengin karışımı. Vardığı son nokta. Ulaştığı son durak! "Her şeyle gider siyah..." Uyumlu mu demek istenir sizce burda! Ben biraz daha derinine inmek istiyorum. Bilmm, derin dedim ama açıklamadan sonra derinliğine siz karar verirsiniz. Bir "boy verirsiniz" artık! Siyah elbette her şeyle gidecek, gitmek zorunda. Çünkü her şey siyah şöyle bir kendinizi soyutladığınızda. Yaşadığımız dünya için böyle en azından. Renklendiren, renk katan sizlersiniz elbet bu karanın içinde. Tuvale renk çalan sizlersiniz, palette tüm renkleri oynayan, karman çorman eden, bazen yaratıcı tonlar çıkaran bazen rengi üstüne döküp bir çuval inciri berbat eden yine sizlersiniz! Siyah vazgeçilmez, siyah bir ekol. Siyah çünkü bu! Her şeyde biraz siyah var... Her yerde siyah var... Bir sen bir ben bir de siyah! Siyah tüm renklerle iyi gider, çünkü tüm renkleri yaratan sizsiniz ama illaki bir nokta büyüklüğünde de olsa siyah mevcut! Hayat siyah. Karamsarlık değil bu, kötümserliğe sokmaya çalıştığım filan da. Ama gerçek böyle. Çünkü gerçek=hayat=siyah. Siz her rengi yaratabilirsiniz hayatınızda ama bir renk kalır geriye mutlaka! Sİyahtır o. O zaten vardır. Sizin çabanıza mecbur değil. Umrunda değilsiniz çünkü. Ama her insan biraz sever. Niye büyüktür o. Atadır, renklerin atası. Olgundur, bu yüzdendir asaleti. Acının kendisi olduğu için her renge yakışır. Çünkü acı olgunlaştırır insanı, o yüceltir, o asaletli kılar kişiyi. Pembenin çocuksuluğunu alır, sarıyı adam eder, kırmızıyı kendine çeker, beyazı dost bilir yanına en saflığıyla. Her renge "ne olursan ol gene gel" der çünkü. Evrenseldir onun uyumu. Tescillidir tüm asaleti. Her rengin karışımı olduğu için siyah, ondan kurtuluş yoktur. Bu yüzdendir her rengin ona erişimi. Çünkü her şey o'dur. Siyaha varır her şey. Siz renginizi seçin belirleyin ama siyah var illaki bir yerlerde. Ondan nefret etmezsiniz işin garibi. Bir sevgi vardır ona, hakiki. Acıyı veren o, gene ciddileştirir sizi tonlarına büründürterek. Sertleştirir, vamp'laştırır. Acı çektirir ama acıyla güzelleştiri. Bunun kafasını yaşar o da! Amacına ulaşır çoğunda da.Dedim ya her engi sevebilirsiniz ama onun yeri ayrı. O var illaki bir noktada. Olmasa da ya olacaktır ya bekliyodur kapıda, ya yolda... Kıyafetlerde, mobilyalarda, her şeyde olduğu yetmiyormuş gibi özellikle tercih ederiz biz de. Çünkü içten içe severiz. Acıyı seveniz az çok çünkü. Yapısında var insanoğlunun. Bu yüzden yadırgamayız. Devamlı tercih ederiz. Gene de kaçamak da olsa siyahla yaparız. Aklımız ondadır gene. O yüzden elimizin altındadır genellikle, çok uzakta değil. Siyahı severiz. O bizi bulur zaten her yerde her şekilde. Öyle ya da böyle. Siz başka renklerde deneyin kendinizi ama illaki olacaktır o. Sizi takipte, sizi izliyor bir yerlerde. Gecenin karanlığında, iç giysinizde, belki de içinizde. Paletinize bir sürü renk alın...
Ama unutmayın, o içimizde!
Olgunlaştırır, güzel yapar, ulaşılır...
Siyah her şeyle gider. Siyah her şeydir çünkü.
Renkleri denemek sizin elinizde ama onun yeri ayrı, başka bir yerde.
Siyah o seçtiğin rengin bile karışımı. En son soluk o. Son durak. Renklerin atası.
Gecenin renginde, kalemin içinde, gölgenin üstünde, bazen bulutlarda, bazen duvar renginde...
O her yerde ve olduğu yetmiyormuş gibi bazen tercihlerimizde. Dedim ya karşılıksız sevgi bu!
Kopamayız ondan. Kara sevda bu! Kara yazımız belki de. Kara yağızımız...
Kara gözlümüz.. kara kaşlımız... Alın karamız belki de yüz karamız!
Siz başka renklerde deneyin şansınızı, o elinizin altında. Siz aramasanız bile o bulur sizi.
En azından bildiğimiz kadarıyla bu dünya içinde. Kara'msarlık değil bu! Yanlış anlaşılmasın. İçinizi kara'rtmak niyetinde değilim. Kara bir bahttan bahsederek yüreğinizi dağlamak gibi bir niyetim de yok. Ama gerçekler böyle, gerçekler acı, acı ise hayat, hayat da siyah zaten. Bilginiz olsun isterim...
Hepinize renkli hayaller, renkli günler ve renkli  rüyalar şimdi.
Öpücükle,
Murat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder